Hem sosyal yaşam hem de iş hayatı, insanlarla yoğun etkileşimin yanı sıra birçok alanda yüksek performans gerektiriyor. Hızla akıp giden günlük rutin içinde pek çok insan; yeni kişilerle tanışmak, grup etkinliklerinde bulunmak, toplantılara katılmak, yeni projeler ortaya koymak ve sunumlar yapmak durumunda kalıyor. Fakat bu durum sosyal fobisi olan insanlar için kabusa dönüşebiliyor. Memorial Antalya Hastanesi Psikiyatri Bölümü Uzmanı, sosyal fobi ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Kişisel görünümle ilgili kaygılar sosyal fobiyi artırıyor
Sosyal fobi; hata yapma, küçük düşme, rezil olma, utanç duyma, aşağılanma, reddedilme korkusu nedeniyle, çeşitli toplumsal performans gerektiren durumlarda yaşanan sosyal kaygı bozukluğuna denilmektedir. Günlük yaşamda sosyal fobisi olan kişi; kendi görünümünün ya da sunumunun diğer insanlar tarafından beğenilmeyeceğini, onların önünde rezil olacağını ve utanç duyacağını düşünür. Bu düşünceler kaygıyı artırır ve sempatik sinir sistemi aktif hale gelerek, kaygının vücutta yarattığı bedensel etkiler ortaya çıkar.
Kalabalık ortamlarda bulunmak tehdit haline gelebiliyor
Bir sosyal fobi hastası için yeni insanlar ile tanışma, otorite olarak gördüğü önemli insanlar ile konuşma, kalabalık önünde sunum yapma gibi durumlar tehdit olarak algılanır. Toplulukta adının söylenmesi, söz hakkı verilmesi, fikrinin sorulması, telefon görüşmesi yapması ve sözlü sınavlara girmek de bir işkence haline gelebilir. Bunun yanında; toplum içinde yemek ya da içmek, bir şeyler yaparken başkalarınca izleniyor olmak, toplantı, düğün, parti gibi kalabalık ortamlara katılmak ve umumi tuvaletleri kullanmak gibi birçok durum da onlar için oldukça zorlayıcıdır.
Sosyal fobi genel vücut sağlığını da bozuyor
Sosyal fobisi olan kişilerde kalp atışı ve nefes alış verişinde hızlanma, ağız kuruluğu, seste titreme, ateş basması, kızarma, terleme şeklinde ortaya çıkan kaygı belirtileri görülür. Kişi; bu belirtilerin dışarıdan fark edileceğini, kendisini toplum önünde küçük düşüreceğini ve utandıracağını düşünerek, daha çok korkar ve bir kısırdöngünün içine girer. Sonuçta, kendince tehdit olarak gördüğü durumlardan kaçınarak yaşamını sürdürmeye çalışır.
Çocuğunuz en arka sırada oturmak istiyorsa…
Sosyal fobi hastaları, çocukluklarından itibaren özellikle tehdit unsuru olarak gördükleri durumlarla baş etmek için bazı yöntemler geliştirir. Küçük yaşta sınıfta arka sıralarda oturmaya ve kendisine özellikle sorulmadıkça cevap vermemeye çalışmak bunlardan bazılarıdır. Yeni ve yabancı ortamlarda kaygısı artığı için, yalnız ya da tanıdığı kişiler ile kısıtlı aktivitelerde bulunur. Çok iyi yapmış olsa bile kaygısı nedeniyle ürettiği ödev ve projeleri sunmaktan çekinir.
Doğru planlama ile tedavi edilebiliyor
Çeşitli ortam ve durumlarda yaşanan bu korku ve bedensel belirtilerin, mizaç ya da kişilik özelliği olduğu, asla değiştirilemeyeceği düşünülerek çoğunlukla bir uzmana başvurulmamaktadır. Oysa hayatı bu kadar kısıtlamasına rağmen sosyal fobi; hem psikoterapiler hem de ilaç tedavileriyle, iyileşme oranları oldukça yüksek olan bir bozukluktur.
Hareketli yaşam ve gevşeme teknikleri kaygıyı azaltabilir
- Sosyal fobi ile ilgili şikayetler fark edildiğinde tedavi için başvurulmalıdır. Çünkü sosyal fobi, doğru tedaviyle tamamen iyileştirilebilir bir rahatsızlıktır.
- Kişinin rahatsızlığıyla ilgili bilgi alması ve araştırması hem duygularını anlamasına hem de sorunlarıyla baş etmesine yardımcı olur
- Kişinin işyerinde kaygı uyandıran durumları belirlemesi ve yaşadığı kaygıyı tanıması önemlidir. Kişiler bu düşünceleri tanımakla onları değiştirmeye yönelik önemli bir adım atmış olurlar
- Sosyal ortamlardan kaçınma, sorunun sürmesine ve yoğunlaşmasına yol açacağından, kişi en kolay yapabileceklerinden başlayarak, işyeri ve iş dışında sosyal ortamlara girmeye çalışmalıdır
- Kişi, ruhsal ve fiziksel stresle baş etmek için fiziksel aktivitelerde bulunmalı ve spor yapmalıdır
- Nefes egzersizleri, gevşeme teknikleri, yoga gibi anksiyete azaltıcı yöntemleri öğrenmek ve uygulamak sürece yardımcı olabilir
- Çay, kahve ya da kolalı içecekler gibi uyarıcı maddelerin aşırı tüketiminden kaçınılmalıdır
- Bağımlılığa yol açabileceği için alkollü içeceklerden ya da kontrolsüz sakinleştirici tarzda ilaç kullanımından uzak durulmalıdır
Memorial Tıbbi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.
Güncelleme Tarihi : 10 Mart 2021
Yayınlanma Tarihi: 9 Ekim 2017