Diyabet ve damar sertliği ayak yaralarının en önemli iki sebebini oluşturuyor. Birbirinden farklı iki etken gibi görünse de aslında diyabet ve damar sertliği, birbirinin üzerine eklenerek iyileşmesi zor, bakımı ve tedavisi zaman alan, hatta uzuv kaybına sebep olabilen ilerleyici damar hasarına yol açıyor. Ayak yarası gelişen kişilerin mutlaka ayak yara bakımı konusunda deneyimli merkezlere başvurması gerektiğini belirten Memorial Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü Uzmanları, diyabetik ayak ve kronik ayak yaralarının tedavisi ile ilgili bilgi verdi.
- Diyabetik ayak nedir?
- Şeker hastalığına bağlı ayak yaraları neden oluşur?
- Diyabetik ayak evreleri nelerdir?
- Diyabetik ayak belirtileri nelerdir?
- Diyabetik ayak hastalığı kimlerde görülür?
- Periferik damar hastalıkları nelerdir?
- Toplumda diyabetik ayak görülme oranları nelerdir?
- Diyabetik ayak ve kronik ayak yarası açısından risk faktörleri nelerdir?
- Diyabetik ayak bakımı nasıl yapılır?
- Diyabetik ayak ağrısına ne iyi gelir?
- Diyabetik ayak ve kronik ayak yarası tanısı nasıl konulur?
- Diyabetik Ayak ve Kronik Ayak Yarası Tedavisi
- Ayak yaralarından korunmak için nelere dikkat edilmelidir?
Diyabetik ayak nedir?
Diyabetik ayak, şeker hastalığına sahip olan kişilerde, nöropati olarak adlandırılan sinir hasarının etkisiyle ayaklarda oluşan ve hızlı bir şekilde gelişen yaralardır. Bu yaralar, çatlak, yarık ya da nasırlar kontrol altına alınmadığında tedavisi oldukça zaman almaktadır. Ayak yaralarının teşhis ve tedavi süreci ayak kaybının önlenmesi açısından çok büyük önem taşırken, tedavinin geciktirilmesi durumunda doku kaybı oluşması kaçınılmaz oluyor. Bu nedenle multidisipliner ekip çalışmasıyla ve farklı tedavi yöntemleri gerçekleştirilmesi gerekebilir.
Şeker hastalığına bağlı ayak yaraları neden oluşur?
Şeker hastalığını ilk belirtileri arasında yer alan ayak yaraları, kontrolsüz diyet, diyabetik vaskülopati (damar darlığı ve tıkanıklığı), nöropati (sinir hasarı) ya da ayak hijyen koşullarının sağlanmamasından dolayı oluşur.
Diyabetik ayak evreleri nelerdir?
Diyabetli kişilerde sinir hasarına bağlı olarak ayakta kuruluk, çatlak, yarık ve nasır oluşmaktadır. Bu çatlaklardan enfeksiyona neden olarak büyüyebilir. Enfeksiyon kapılması sonucunda ayakta damar hasarı oluşarak yaranın iyileşmesi güçleşir ya da zaman alır. Diyabetik ayakta evreler şu şekildedir:
- Evre 0: Sağlıklı cilt
- Evre 1: Yüzeyel ülser
- Evre 2: Derin ülser
- Evre 3: Kemik tutulumu olan ülser
- Evre 4: Ön ayak ya da ayak ucu kangreni
- Evre 5: Ayak kangreni
Diyabetik ayak belirtileri nelerdir?
Diyabetik ayak, açılan yaraların tedavisi yapılmadığında, enfeksiyon nedeniyle parmak, ayak ya da bacak kayıplarına neden olabilir. Bu rahatsızlığın ilerlememesi için görülebilecek belirtilere dikkat ederek erkenden önlem almak gerekmektedir. Diyabetik ayak belirtileri şu şekilde sıralanabilir:
- Ayakta oluşan yararların çevresinde kızarıklık ve ağrı,
- Halsizlik ve yorgun hissetme,
- Ateş,
- Dengesiz kan şekeri seviyeleri,
- Titreme,
- Müdahale edilmediğinde ileri aşamada şok yaşanması.
Diyabetik ayak hastalığı kimlerde görülür?
Uzun zaman boyunda diyabet hastası sahip olan kişilerde diyabetik ayak görülmektedir. Bunun yanında şu kişilerde de diyabetik ayak hastalığına rastlanabilir:
- 60 yaş ve üstü kişilerde,
- Obezite sorunu olanlarda,
- Ayakta sinir hasarı ya da zayıf kan akışı yaşayanlarda,
- Yüksek kolesterol ve yüksek tansiyonu olanlarda.
Periferik damar hastalıkları nelerdir?
Ateroskleroz temelde daha çok büyük damarları hedef alan ve damar duvarında kolesterol birikimi sonucunda zaman içerisinde damarların daralıp tıkandığı fakat aynı zamanda küçük damarların da benzer şekilde etkilendiği bir klinik tablodur. Ateroskleroz, diyabetin de etkisiyle, iyileşmesi zor, enfeksiyonlar ile durumun kötüleşebildiği, bakımı ve tedavisi zaman alan aynı zamanda uzuv kaybına da sebep olabilen ilerleyici bir damar hasarına neden olur.
Toplumda diyabetik ayak görülme oranları nelerdir?
Diyabet ülkemiz nüfusunun %13,7’sini ilgilendiren bir temel sağlık problemidir. Yani 10 milyonun üzerinde insanı doğrudan ilgilendirmektedir. Her 7 diyabetik hastadan birinde, hayatının bir döneminde ayağında yara açılmaktadır. Erkeklerde diyabetik ayak yarası, kadınlara göre daha sık görülmektedir. Tip1 diyabet hastalarında Tip 2 diyabet hastalarına nazaran diyabetik ayak tablosu istatistiksel olarak yaklaşık 1,5 kat daha fazla izlenmektedir. Bu veriler diyabetik bir hasta açısından ayak bakımının ne kadar ciddiye alınması gerektiğini de göstermektedir.
Diyabetik ayak ve kronik ayak yarası açısından risk faktörleri nelerdir?
Ayak yaralarının başlıca sebepleri arasında olan diyabetik ayak ve kronik ayak yarasının risk faktörleri şu şekildedir:
- Kontrolsüz kan şekeri ve kan yağları düzeyi ile uygun olmayan beslenme alışkanlığı
- Kilo fazlası ve obezite
- 65 yaşın üstünde olunması
- Tanımlanmış damar tıkanıklığı bulunması
- Diyabete bağlı göz ve böbrek bozuklukları
- Daha önce geçirilmiş ayak yarası hikayesi
- Ayakta his kaybı
- Ayakta şekil bozuklukları, yetersiz ayak bakımı ve yanlış ayakkabı seçimi
Bu temel risk faktörlerinden bir veya birkaçının birlikte olması durumunda diyabetik ve kronik ayak yarası oluşma ihtimali katlanarak artar. Asıl olan yaraların açılmasına izin vermeden, düzenli olarak doktor takibi ile konservatif tedavidir.
Diyabetik ayak bakımı nasıl yapılır?
- Diyabetik ayak bakımı yaparken gün sonunda ayakları ılık bir suyla sabunlamak ve nazikçe kurulama yapılabilir. Parmak aralarının da kurutulması gerekir.
- Yıkama ve kurulamayı yaptıktan sonra kuruluğu gidermek, çatlaması önlemek ve nasır gelişiminin önüne geçmek için nemlendirici kullanılmalıdır.
- Tırnak kesme işlemini ayakları yıkadıktan sonra yaparsanız kesmeniz kolaylaşacaktır. Bunun yanında tırnakları düz kesmek önemlidir. Tırnak makasının başkaları tarafından kullanılmaması önerilir. Diyabetik ayakta pedikür tavsiye edilmemektedir.
Diyabetik ayak ağrısına ne iyi gelir?
Diyabetik ayak ağrısının önüne geçebilmek için kan şekerinin düzenli ve kontrollü olması olması gerekir. Ayak bakımının da yapılması diyabetik ayak ağrısına iyi gelen yöntemler arasında yer alır.
Diyabetik ayak ve kronik ayak yarası tanısı nasıl konulur?
Diyabet veya ateroskleroz kaynaklı ayak yaralarının tanısının konulması için öncelikle fiziki muayene gerçekleştirilir. Bunun ardından mutlaka damarsal görüntülemenin yapılması gerekir. Öncelikli görüntüleme yöntemi atardamar ve toplardamar sitemlerine yönelik Vasküler Ultrason-Doppler tekniğidir. Bu tetkik ile ileri düzeyde damar problemi tespit edilirse “Damarsal Haritalandırma Yöntemi” olan Anjio yöntemlerinden yararlanılır. Tomografik Anjio (BT-Anjio), Magnetik Rezonans Anjio (MR-Anjio), Konvansiyonel Anjio (DSA) bu açıdan kullanılan fakat teknik olarak farklılıklar içeren yöntemlerdir.
Diyabetik Ayak ve Kronik Ayak Yarası Tedavisi
Ayakta yaralar açıldıktan sonra tedavi için multidisipliner bir yaklaşım gereklidir. Tedavi sürecinde Dahiliye/Endokrinoloji, Kalp ve Damar Cerrahisi, Dermatoloji, Enfeksiyon Hastalıkları, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi, Ortopedi, Girişimsel Radyoloji bölümleri aktif rol oynar. Ayak yaralarının tedavileri altta yatan sebeplerine göre farklılık gösterirken, bazı noktalarda da birbirine benzer. Sebebine göre ayak yaralarının tedavileri şu şekilde yapılmaktadır:
Diyabetik ayak tedavisi: Diyabetik hastalarda bağışıklık sisteminin zayıfladığı ve her türlü enfeksiyona yatkınlıklarının arttığı bilinen bir gerçektir.
Görüntüleme tetkikleri sonrası uygun/gerekli hasta grubunun cerrahi olarak tedavi edilmesi (Bypass, Patch plasti, Endarterektomi yöntemleri) veya damar içi teknikler (Stent, Balon uygulamaları) ile yara bölgesine ulaşan kan miktarının artırılması veya ilaçlar ile kapiller dolaşımının hızlandırılması yara tedavisi sürecinin en kritik basamağını oluşturur.
Yara oluştuktan sonra yaranın derinliği, apse formasyonu, ölü doku yoğunluğu tedavi planını belirler. Bunların varlığında tedavi süreci zorluğu artar. Apselerin en kısa sürede boşaltılması, ölü dokuların uzaklaştırılması gereklidir.
Enfeksiyon varlığında lokal ve sistemik antibiyotik tedavisi ile yaranın zararlı mikroorganizmalardan temizlenerek ve olası Sepsis (bütün vücut organlarının enfeksiyondan zarar görmesi durumu) ihtimali de ortadan kaldırılmalıdır. Düzenli ve destekleyici pansuman ile uygun hastalarda yara derinliği de göz önüne alınarak gereklilik halinde “Hiperbarik oksijen” ve “Ozon tedavisi” desteği de sağlanabilir.
Gereklilik halinde yara bölgesindeki baskı/basıncı azaltabilmek amaçlı olarak ortopedik destek alınabilir. Ayrıca ileri düzeydeki ayak yaralarında kök hücre tedavisi de henüz gelişmekte olmakla birlikte, yakın gelecekte kullanım potansiyeli bulunan bir tedavi yöntemidir.
Periferik damar hastalıklarından kaynaklanan ayak yarası tedavisi: Diyabetik olsun veya olmasın, damar sertliğinin ön planda olduğu hasta grubunda ayak yarası açısından, büyük damar sistemlerindeki daralmalar/tıkanıklıklar, kapiller damarlardaki tıkanıklıklar, nedensel (etiyolojik) olarak farklı bir görünümde olsa da sonuç olarak diyabetik ayak tablosuna benzer bir klinik ile kendini göstermektedir.
Bu hasta grubunda damar tıkanıklığının ön planda olması nedeni ile kuru iskemik-gangrenöz yaralar, apse ve enfeksiyon formasyonundan daha sık karşımıza çıkmaktadır. Periferik damar hasta grubunda ilk bulgular; özellikle yürüyüş sırasında bacaklarda kan akımının damarlardaki darlıklar nedeni ile gerekli düzeye ulaşamaması ve bunun sonucunda yorgunluk ve yürüme mesafesinde kısalması şeklinde görülür.
Zaman içerisinde atardamar dolaşımının yetersizliğinin ilerlemesi ile yaralar ve nekroz denilen doku kayıpları ortaya çıkar. Bu hastalarda atar damar ve kapiller dolaşımının arttırılması ön planda olmakla beraber, yara bakımı ve ölü dokuların uzaklaştırılması açısından diyabetik ayak tedavisinde uygulanan plan ve prensipler birbirleri ile benzerdir.
Venöz yetersizlik nedenli yara tedavisi: Venöz yetersizlik nedeni ile görülen varis ülserleri ise daha çok ıslak ve enfekte yaralar şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu hasta grubunda venöz yetmezlik olarak tanımlanan, bacak toplardamarları ve lenfatik damarlarının basınç artışı ön plandadır.
Uzuvlarda bu sistemler ile uzaklaştırılması gereken doku arası sıvının artışı, ödeme sebep olmaktadır. Ödem tablosu ise cilt hasarını kolaylaştırmakta ve oluşan hasar sonucu mikroorganizmaların cilt altı dokuya geçerek enfeksiyon oluşturma ihtimalini artırmaktadır.
Ödem içeriği aslında bu mikroorganizmalar açısından oldukça zengin bir besi yeri niteliğinde olduğu için oluşan yaralar “Diyabetik Ayak” tablosunda olduğu gibi enfekte ve iyileşmesi güç yaralardır. İyi bakım ve yakın takip gerektirir. Diyabetik ayak yarasında olduğu gibi tedavi süreci uzundur ve multidisipliner yaklaşım uygulanmalıdır.
Ayak yaralarından korunmak için nelere dikkat edilmelidir?
Diyabet ve arteroskleroz nedeniyle oluşan ayak yaralarından korunmak için dikkat edilmesi gereken noktalar şu şekildedir:
- Diyabetik hastalarda ayak bakımı önemlidir. Derinin kuru kalmaması ve çatlamaması için uygun nemlendirici kullanılmalıdır. Aşırı nemli kalan ayaklarda ise parmak aralarında gelişen mantar enfeksiyonları cilt devamlılığının bozulmasına yol açarak, yine aynı şekilde enfeksiyona odak oluşturur.
- Uygunsuz ayakkabı seçimi sonucu ayak ve parmaklarda oluşan şekil bozuklukları ve nasırların önüne geçilmelidir.
- Kontrolsüz kan şekeri sonucu his bozukluğu oluşmuş hastalar çıplak ayakla dolaşmamalıdır.
- Yumuşak ve ek – dikiş yeri olmayan çoraplar kullanılmalıdır.
- Diyabetin neden olduğu ayak deformitelerine bağlı baskı noktaları oluşmasını engellemek için uygun ayakkabı seçimi yapılmalıdır.
- Enfeksiyonu engelleyebilmek için tırnak bakımı düzgün yaptırılmalı, bilinçsiz pedikür işlemlerinden kaçınılmalıdır.
Memorial Tıbbi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.
Güncelleme Tarihi : 13 Aralık 2024
Yayınlanma Tarihi: 11 Mart 2022
Sağlık kütüphanesi içeriklerimiz yalnızca bilgilendirme amaçlı ve kayıt tarihindeki bilimsel verilerle hazırlanmıştır. Sağlığınızla ilgili tüm sorularınız, endişeleriniz, teşhis veya tedavi için mutlaka doktorunuza veya sağlık kuruluşuna başvurunuz.