Meme kanseri, meme dokularında kötü huylu (kanserli) hücrelerin oluşmasıyla ortaya çıkan kanser türüdür. En yaygın meme kanseri türü, kanalların hücrelerinde başlayan duktal karsinomdur. Loblarda veya lobüllerde başlayan kanser lobüler karsinom olarak adlandırılırken, bu türün diğer meme kanseri türlerine göre her iki memede görülme sıklığı daha fazladır. Meme kanserinin en tipik belirtisi memede kitle veya meme dokusu şeklinde değişikliktir. Memede ele gelen kitle, meme cildi ve ucunda farklılıklar, meme başında akıntı gelmesi ve meme dokusu ve meme ucu şeklinde değişiklik ve içe çökme meme kanseri belirtileridir. Erken teşhiste tedavi edilebilen bir kanser olan meme kanseri, mamografi yöntemiyle teşhis edilir ve daha sonra tedavi sürecine geçilir.
- Meme Kanseri Nedir?
- Meme Kanseri Türleri Nelerdir?
- Meme Kanseri Evreleri Nelerdir?
- Meme Kanseri Neden Olur?
- Meme Kanseri Risk Faktörleri Nelerdir?
- Meme Kanseri Belirtileri
- Kendi Kendine Meme Muayenesi Nasıl Yapılır?
- Meme Kanseri Nasıl Teşhis Edilir?
- Meme Kanseri Tedavisi
- Meme Kanseri Hakkında Sık Sorulan Sorular
Meme Kanseri Nedir?
Meme kanseri; göğüs hücrelerinin mutasyona uğrayıp değişmesi ve kontrolden çıkıp tümör adı verilen kanserli doku kitleleri oluşturduğu kanser türüdür. Erkeklerde de görülebilen meme kanseri dünya üzerinde yaygın olarak 50 yaş üstü kadınlarda rastlanan bir kanser türüdür. Ancak daha genç yaştaki kadınları da etkilediği görülmüştür.
BRCA1 veya BRCA2 mutasyonu gibi belirli gen mutasyonlarına sahip kadınlarda meme kanseri riski daha yüksektir. Meme kanseri teşhisi koyulduğunda kanser hücrelerinin meme içinde veya vücudun diğer bölgelerine yayılıp yayılmadığını da gözlemlemek için bazı testler yapılır. Evreleme işlemi birincil tümörün ne kadar büyüdüğüne, yayıldığı yerlere (yakındaki lenf düğümlerine veya vücudun diğer bölgelerine yayılıp yayılmadığına), derecesine ve ayrıca belirli tümör biyobelirteçlerin mevcut olup olmadığı incelenerek yapılır.
Meme kanseri vücutta doku, lenf sistemi ve kana yayılabilir. Başladığı bölgede büyüyerek farklı noktalara yayılan doku yayılımı, lenf damarları aracılığı ile vücudun başka bölgelerine yayılması, kana girerek kan damarları üzerinden de yine vücudun diğer bölgelerine ilerleyebilir.
Meme Kanseri Türleri Nelerdir?
Meme kanseri türleri biyopsi ile alınan doku üzerinde yapılan patoloji incelemesi sonucunda belirlenerek noninvaziv ya da başka bir isimle in situ (yayılma göstermeyen) ve invaziv (yayılma gösteren) olarak ikiye ayrılır. Meme kanserinde yapılan bu sınıflandırma türü biyopsi ile alınan dokunun üzerinde inceleme yapılması sonucunda ortaya çıkar. Meme kanseri türleri şöyle sıralanabilir:
Invaziv (Yayılım Gösteren) Karsinoma
Kanser başlangıç yeri olan hücrenin üst katmanından daha ileri yayılma göstermesi ile invaziv kanser türü oluşur. Meme kanserlerinin çoğu, invaziv karsinomdur ve yayılma gösterir. Yayılma özelliği gösteren kanserler arasında, meme kanallarını oluşturan hücrelerden ortaya çıkan duktal karsinom en sık rastlanan meme kanseri türüdür. Meme kanserlerini birçoğu bu tür içerisinde yer alabilir. Sürekli kontrol gerektiren bu meme kanseri türünde meme dokusuna ve vücudun diğer bölgelerine yayılma göstermeden önlenmesi önemlidir.
İnvaziv Duktal Karsinom (IDC): Duktal karsinom, en yaygın olarak görülen meme kanseri türü arasında yer alır. Süt kanallarından başlayarak meme dokusuna yayılan bu tür, aynı zamanda vücutta diğer bölgelerde metastaza neden olabilir.
İnvaziv Lobüler Karsinom (ILC): Memede lobüllerde başlayarak çevrede bulunan meme dokusuna yayılım gösteren meme kanseri türüdür. Diğerlerine oranla daha az olsa da metastaz yapma riski barındırır.
İnflamatuar Meme Kanseri (IBC): Nadir olarak görülen ve agresif olarak kabul edilen meme kanseri türü olarak bilinir. Bu türde kanser memenin derisine yayılmıştır. Meme üzerinde ve cildinde şişlik, kızarma ve portakal kabuğu görüntüsü oluşturabilir. İleri evre durumunda ise cilt yüzeyinde dağılıma neden olur.
Paget hastalığı: Meme başında başlayarak yayılma gösterebilen meme kanseri türüdür. Meme ucunda ve çevre dokularda kaşıntı, soyulma ve kızarıklık şeklinde ortaya çıkabilir. Bunların yanında ilerlediği durumda meme başında akıntı şeklinde semptomlarla da kendini gösterebilir.
Triple (üçlü) negatif meme kanseri: Bu meme kanseri türünde, östrojen, progesteron ve HER2 reseptörlerinin hiçbirine bulunma. Genellikle diğer meme kanserlerine göre daha agresiftir ve tedavi süreci zorlayıcı olabilir. Bu meme kanseri türünde tedavi seçenekleri sınırlı olarak kabul edildiğinden kemoterapi uygulanabilir.
Noninvaziv Karsinoma (Yayılma göstermeyen)
Meme kanseri çeşitlerinden biri olan noninvaziv karsinoma, kanseli hücre dokularının metastaz olarak adlandırılan yayılma göstermeyen meme kanseri türüdür. Noninvaziv kanser, erken evrelerde teşhis edilebilir. Tedavi edilmediği durumda ise invaziv hale gelebilir. Bu nedenle meme kanserinde erken teşhis büyük öneme sahiptir. Noninvaziv karsinoma kendi içerisinde de şu şekilde değerlendirilir:
Duktal Karsinoma in Situ (DCIS): Çevre dokuya yayılım göstermemiş, meme kanseri kanalları içerisinde yer alan kanser hücreleridir. Mamografide tespit edilen bu tür, erken müdahale edildiği durumda ilerlemesi önlenir.
Lobüler Karsinoma in Situ (LCIS): Bu tür meme lobülleri içerisinde yani süt üremesinde görevli olan bezlerde başlar. Kanser dönüştürme riski taşıyan bir lezyon olarak bilinerek yayılma özelliği göstermez. Düzenli olarak meme kanseri taraması gerektirir.
Meme Kanseri Evreleri Nelerdir?
Meme kanseri evreleri kişinin yaşına, tümörün olduğu yere, boyutuna ve lenf düğümlerine yayılıp yayılamamasına göre farklılık gösterir. Meme kanserinde metastaz olup olmamasında evresine bağlı olarak değişebilir. 0.evrede olan meme kanserinde kanser hücreleri süt kanalları içerisinde yer alarak invaziv müdahale gerektirmeyebilir. 1.evrede ise kanser küçük olarak kabul edilir. Diğer evrelerde ise tümör büyüme göstermiş olup kaç cm olduğuna göre tedavi yöntemi belirlenebilir. Meme kanserinde erken teşhis genellikle tedavi şansını artmasını sağlar. Meme kanseri evreleri kendi içinde beşe ayrılır ve şunları içerir:
Evre 0: Duktal Karsinoma İn Situ (DCIS): Meme kanserinin en erken safhası olan meme kanalları gibi sınırlı bir alanda lezyon gelişmesi
Evre I: Tümör 2 cm’den küçük ve henüz lenf nodlarına sıçramamıştır.
Evre II: Tümör 2- 5 cm arasında bir büyüklükte olup çevredeki lenf nodlarına sıçramış ya da sıçramamamış olabilir.
Evre III: Çevredeki lenf bezlerine daha fazla yayılmış demektir.
Evre IV: Diğer organlara (kemik, karaciğer, beyin, akciğer) veya kemiğe, uzaktaki lenf nodlarına metastaz yapmış demektir.
Meme Kanseri Neden Olur?
Meme kanseri göğüsteki hücrelerin anormal ve kontrolsüz bir şekilde büyüyüp tümörlü dokulara dönüşmesiyle meydana gelir. Çoğunlukla meme kanseri nedenleri arasında hareketsiz yaşam, yaş faktörü, genetik, sigara-alkol tüketimi, obezite ve radyasyon maruziyeti gibi durumlar yer alır. Bu durumların her biri meme kanseri riskini artıran unsurlar arasında yer alır. Özellikle ailesinde meme kanseri geçirmiş olan bir kişi, yaş olarak 40’ın da üstündeyse düzenli olarak kontrole gitmelidir.
Genel olarak meme kanserinin nedenleri şunları içerir:
Hareketsiz yaşam
Birçok hastalık ve kanserde olduğu hareketsiz yaşam meme kanserine sebep olan durumlar arasında yer alır. Düzenli olarak hareket etmek, egzersiz yapmak kişinin bağışıklık sistemini destekleyerek meme kanseri gelişme riskinin azalmasına yardımcı olur. Yaşam tarzı olarak hareketsiz bir yaşamı tercih edenlere oranla egzersiz yapan bireyler meme kanseri açısından daha az risk altındadır.
Yaş faktörü
Yaş faktörü meme kanserinin gelişimi açısından önemli bir role sahiptir. Özellikle 40 yaş üzeri kadınlarda meme kanseri görülme riski daha fazla olarak değerlendirilir. Bu sebeple kontrollerini düzenli bir şekilde yaptırmak önemlidir. Bu yaş grubunda olan kişilerin meme kanseri taramalarına düzenli olarak katılması gerekir.
Cinsiyet
Kadınların meme kanserine yakalanma ihtimali erkeklere göre çok daha fazladır. Bunun nedeni ise meme dokusunun erkeklere oranla daha fazla oluşudur. Östrojen gibi kadınlarda bulunan hormonlar meme büyümesi üzerindeki etkileri ile bilinir. Bu sebeple erkeklerde meme kanseri nadir olarak görülür.
Genetik
Meme kanseri teşhisi konulan ebeveynleriniz, kardeşleriniz, çocuklarınız veya diğer yakın akrabalarınız varsa, hayatınızın bir noktasında meme kanserine yakalanma olasılığınız daha yüksektir. Meme kanserlerinin yaklaşık %5 ila %10'u ebeveynlerden çocuklara aktarılan ve genetik testlerle keşfedilebilen tek anormal genlerden kaynaklandığı bilinmektedir. BRCA1 ve BRCA2 gibi vücutta meydana gelen gen mutasyonları, meme kanserine yol açarak en yaygın genetik değişiklikler arasında yer alır.
Sigara ve alkol tüketimi
Sigara ve alkol tüketimi meme kanseri de dahil olmak üzere birçok farklı kanser türüyle bağlantılıdır. Araştırmalar, alkol almanın belirli meme kanseri türlerine yakalanma riskinizi artırabileceğini göstermiştir. Sigara gibi tütün ürünleri genel sağlık üzerinde de zararlı etkilerde bulunarak kanserojen maddeler içerir bu da meme kanseri riskinin yükselmesine neden olabilir.
Obezite
Obeziteyle mücadele eden kişilerde meme kanseri ve meme kanserinin tekrarlama riskini artabilir. Vücutta yağ oranı fazla olan bireylerde östrojen hormonu daha fazla salgılanır bu da meme kanserine yakalanma olasılığının artmasına neden olabilir.
Radyasyona ve kimyasala maruz kalma
Daha önce özellikle baş, boyun veya göğüs bölgesinde radyasyon tedavisi gören kişilerin meme kanserine yakalanma olasılığının daha yüksek olduğu kabul edilir. Özellikle genç yaşlarda radyasyona maruz kalan bireylerde meme kanseri gelişme oranı yüksek olarak bilinir. Bunların yanında bazı endüstriyel kimyasallara maruz kalmak da meme kanserine zemin hazırlayan nedenler arasında sayılır.
Hormon değişim terapisi
Hormon replasman tedavisi (HRT) yaptıran kişilerin meme kanserine yakalanma riski daha yüksektir. Özellikle menopoz sonrası uygulanan hormon replasman tedavisi (HRT) memede yer alan hücreleri doğrudan etkileyen faktörler arasında sıralanır. Bu tedavinin yanında östrojen ve progesteron hormonlarının birlikte kullanıldığı tedaviler de yapılıyorsa doktor kontrolünde dikkatli bir risk değerlendirmesi yapılması önerilir.
Meme Kanseri Risk Faktörleri Nelerdir?
Meme kanserine neden olan risk faktörleri arasında genetik, çevresel ve yaşam tarzına bağlı olarak oluşan durumlar yer alır. Genetik ve çevresel faktörlere çok fazla müdahale edilmesi mümkün olmasa da yaşam tarzında yapılacak değişiklikler sayesinde meme kanserinden kurtulmak mümkün olabilir. Meme kanserine neden olan risk faktörleri şöyle sıralanabilir:
Aşağıdaki risk faktörleri meme kanserine yakalanma konusunda daha yüksek ihtimal içerir:
Bir memede daha önce kanser gelişmiş olması
Kişide daha önce meme kanseri görüldüğü durumda türüne bağlı olarak meme kanseri geliştirme riski bulunabilir. Memede kanser gelişmiş olması meme kanseri risk faktörüdür.
Memede kansere öncü sayılabilecek bir lezyonun bulunmuş olması
Memede daha önceden kanser hücresine benzer bir lezyon teşhis edildiği durumda ilerleyen zamanlarda meme kanseri riski oluşabilir. Bu da kişinin nelere maruz kaldığına ve yaşam tarzına bağlı olarak farklılık gösterebilir.
Genetik olarak meme kanseri gelişimine yatkın genleri taşımak
Meme kanserine neden olan durumlar arasında yer alan genetik faktörlere karşı önlem almak mümkün değildir. Fakat kişi meme kanseri gelişimine yatkın genleri taşıyor olsa bile düzenli kontroller ve erken teşhis sayesinde tedavi edilebilir.
Ailesinde veya akrabalarında meme kanseri gelişmiş olması
Ailesinde, akrabalarında meme kanseri gelişmiş olduğu durumda aile öyküsüne bağlı olarak kişide meme kanseri riski gelişebilir. Bunun için kontrolleri zamanında ve düzenli olarak yaptırmak gerekir.
Uzun süreli doğum kontrol haplarının kullanılması
Doğum kontrol haplarının uzun yıllar kullanılma memede yer alan hücrelerin meme kanserine dönüştürme riski oluşturabilir. Bu nedenle doktor görüşü almak ve doğum kontrol hapının doktorun verdiği sürede kullanmak önemlidir.
Menopoz sonrası dönemde uzun süreli ve yüksek dozlarda östrojen replasman tedavisi yapılması
Menopoz sonrasında uzun süreli ve yüksek dozlarda östrojen replasman tedavisi meme kanseri riskini artırabilir. Özellikle östrojen ve progesteronun birlikte kullanımı meme kanseri riskini yükseltebilir. Bu nedenle hormon tedavisi almadan önce doktordan görüş almak gerekir
Çocukluk veya gençlik çağında başka bir nedenle göğüs bölgesinin ışınlanmış olması
Çocukluk veya gençlik çağında başka bir nedenle göğüs bölgesinin ışınlanmış olması, kişinin ilerleyen yaşlarda meme kanseri riskinin artmasına neden olabilir. Alınan ışın tedavisi meme hücrelerinin DNA’sına zarar vererek kanserin gelişimine neden olabilir.
Adet başlama yaşının erken, adetten kesilme yaşının geç olması
Adet başlama yaşının erken ve adetten kesilme yaşının geç olması, meme kanseri riskinin artmasına neden olabilir. Bunun nedeni, bu kadınların yaşamları boyunca daha uzun süre östrojen ve progesteron hormonlarına maruz kalmalarından kaynaklıdır. Bu hormonlar, meme dokusunun gelişimini etkileyebilir ve hücresel değişimlere yol açarak meme kanseri riskinin artmasına sebebiyet verir.
Hiç doğum yapılmaması veya ilk doğumun 30 yaşından sonra yapılması
Hiç doğum yapmamak veya ilk doğumu 30 yaşından sonra yapmak, meme kanseri riskinin artmasına neden olabilir. Erken yaşta hamilelik, meme hücrelerinin tam olgunlaşmasını ve meme kanser riskinin düşmesini sağlar. 30 yaşından sonra doğum yapan veya hiç doğum yapmayan kadınlar meme dokusu hormonal uyarılara daha uzun süre açık kalacağından meme kanseri riski bulunur.
Yaşın ilerlemiş olması; (Meme kanserini en sık 50-65 yaşlar arasında görülmektedir.)
Kişinin yaşının ilerlemiş olması, meme kanseri riskinin artmasına neden olabilir. Meme kanserin birçoğu, 50 yaş ve üzeri kadınlarda görülür. Bunun sebebi ise yaşlandıkça vücutta hücre bölünmesinde meydana gelen hataların birikmesi ve hücresel onarım mekanizmalarının zayıflamasından kaynaklı olarak bilinir.
Aşırı yağlı gıdalarla beslenme alışkanlığı
Yaşam tarzında yapılan seçimler ve günlük yeme alışkanlıkları meme kanseri riskinin artmasına neden olabilir. Özellikle aşırı yağlı besinleri tercih etmek vücuttaki hücrelere zarar vererek meme kanseri riskinin oluşmasına zemin hazırlar. Bu nedenle günlük yaşamda yağlı, baharatlı ve kanserojen etki yaratabilecek besinlerden uzak durmak önemlidir.
Mamografi taramalarında yoğun meme saptanması
Mamografi taramalarında yoğun meme saptanması meme kanseri riskinin artıran bir durumdur. Yoğun meme dokusu içerisinde süt üreten glandüler, fibro ve yağ dokuları bulunur. Bu yoğun yapı nedeniyle mamografi ya da ultrasonda kanserli lezyonları tespit etmek zor olabilir ve bu durum meme kanserinin erken teşhis edilmesini engelleyebilir.
Yumurtalık ya da rahim kanseri hikayesi olması
Yumurtalık veya rahim kanseri hikayesinin olması kişinin meme kanseri riskini artırabilir. Özellikle, BRCA1 ve BRCA2 gibi gen mutasyonları hem yumurtalık hem de meme kanseri riskini yükselmesine neden olur. Yumurtalık ve rahim kanserine yakalanmış kadınların, meme kanserine yakalanma olasılığı daha yüksek olabilmektedir.
Elektromanyetik alanlara ve radyasyona sürekli maruz kalma
Elektromanyetik alanlara ve radyasyona sürekli maruz kalmak, meme kanseri riskinin artmasına neden olan durumlar arasındadır. Radyasyona özellikle yüksek dozda ve uzun süre maruz kalındığı durumda hücrelerin DNA'sına zarar vererek meme kanseri gelişimine yol açabilir. Özellikle çocukluk veya gençlik çağında göğüs bölgesine radyoterapi uygulanan kişilerde meme kanseri riski daha belirgin olarak görülür. Elektromanyetik alanların meme kanseri üzerindeki etkisi kesin ve net olmamakla birlikte, sürekli olarak maruz kalmanın meme kanseri riskini artırabileceğine dair bazı çalışmalar olduğunu bilinir. Bu nedenle, radyasyona maruz kalma oranının azaltılması, meme kanserinden korunmada önemli bir önlem olabilir.
Meme Kanseri Belirtileri
Meme kanserinde sıklıkla görülen belirtiler, meme dokusunda sebepsiz ağrı, memede çukurlaşma ve şekilde bozulma, meme ucu yapısının değişmesi, meme cildinde kızarıklık ve döküntü, koltuk altında ve memeye baskı uygulandığında ele gelen yumru ya da şişlik, meme ucundan akıntı gelmesidir. Bu belirtiler bulunuyorsa olası bir kanser gelişimini erken evrede tespit edip, tedavi edilebilme seçeneğini artırmak için uzman bir doktora başvurulması önem arz etmektedir.
Meme kanseri belirtileri genel olarak şunları içermektedir:
- Memede ve/veya koltukaltında kitle
- Meme cildinde kızarıklık, kabuklanma veya yara oluşumu
- Meme ve meme ucu boyutunda veya şeklinde bozulma
- Memede içeri doğru çöküntü
- Meme ucu akıntısı
- Göğüs damarlarında belirginleşme ve büyüme
- Memede ağrı
Meme ya da koltuk altında yeni ortaya çıkan şişlik
Memede ya da koltuk altında daha önce olmayan, yeni ortaya çıktığını fark ettiğiniz şişlik ve kitleler meme kanserinin habercisi olabilir. Bu tarz yeni şişlik ve kitle gözlemlediğinizde doktora başvurmayı ihmal etmeyin.
Meme cildinde kızarıklık, kabuklanma veya yara oluşması
Meme kanserlerinde meme ucundaki tahrişle birlikte gelen kızarıklık, döküntü ve kaşıntı görülen yaygın belirtiler arasındadır. Meme yapısında portakal kabuğu görüntüsü de meme kanserinin en belirgin belirtisidir.
Meme ve meme ucu boyutunda veya şeklinde değişiklik
Özellikle ayna karşısına geçip bir veya her iki memeye de dokunduğunda boyut ve şeklinde hissettiğiniz anormal değişimler de meme kanseri belirtisi olabilir.
Memede içeri doğru çöküntü
Meme kanserinde çukurlaşma şeklinde görülen içe doğru görüntü oluşması, düzensiz bir doku, çukurlu bir alan gibi görünüm yaygındır. İnflamatuar meme kanseri, lobüler meme kanseri ve invaziv duktal karsinom gibi meme kanserlerinin hepsi meme cildinde çukurlaşmaya neden olabilir.
Meme ucundan gelen akıntı
Meme kanserinde kanlı veya berrak gelen akıntılar meme kanserinin şüphesini destekleyen belirtilerdendir. Yine de tanının kesinleşmesi için doktor kontrolü gerekir.
Göğüs damarlarında belirginleşme ve büyüme
Meme kanserinde göğüs damarlarında gözle görülür bir belirginleşme ve büyüme meydana gelir. Bu büyüme net olarak hissedilebilir bir şekilde de olabilir.
Meme veya meme ucunda ağrı
Meme kanserine yakalanan kişilerde sık görülen belirtilerden biri de meme veya meme ucunda hissedilen ağrı. Bu ağrı, hücrelerin kontrolsüz büyümesine bağlı olarak meydana gelen meme kanserinin belirgin bir semptomudur.
Kendi Kendine Meme Muayenesi Nasıl Yapılır?
Meme kanserine karşı kendi kendine meme muayenesi yapmak erken teşhis açısından büyük önem taşır. Evde, belli aralıklarla meme muayenesi yapmak ve buna yönelik olarak farkındalık oluşturmak tümör için en uygun tedavi yönteminin belirlenmesine de yardımcı olur. Ele gelen kitle, meme şeklinde bozukluk, ciltte farklılık ve meme başında akıntı gibi durumların görülmesi halinde meme kanseri taraması için doktora başvurmak gerekir. Kendi kendine meme muayenesi şu şekilde yapılabilir:
- Kendi kendine elle meme muayenesinde elleri bele koyarak, gözler her iki memenin şekil, büyüklük, renk ve yapı farklılıklarına dikkat edecek şekilde incelenir. Aynı gözlem eller başına arkasına kaldırarak ve bastırarak tekrarlanır. Böylece göğüs kasları kasılacak ve meme yapısındaki değişiklikler daha iyi ortaya çıkacaktır.
- Yine ayna karşısında ayakta dururken, sağ memeyi sol elle, sol memeyi de sağ elle meme üzerinde ufak daireler çizecek şekilde ve çok bastırmadan, parmakların iç yüzleri ile temas ettirerek hareket ettirin
- Her iki meme başını parmaklarınızın arasına alarak dikkatlice ve fazla sıkmadan muayene edin.
- Memeden sonra her iki koltuk altını ters elinizle muayene edin.
- Elle muayeneyi isterseniz duş altında ıslak ve sabunlu cilt üzerinde de yapın
- Aynı muayei sırt üstü yatarken, muayene edeceğiniz taraftaki memenin altına bir yastık ya da katlanmış bir havlu koyarak da yapılabilir.
Şüpheli bir bulgu veya farklılık ile karşılaşıldı ise gecikmeden genel cerrahiye görünülmelidir.
Meme Kanseri Nasıl Teşhis Edilir?
Erken teşhis edilen meme kanserinde hem tedavi çok kolay hem de başarı şansı çok yüksektir. Örneğin Evre 0’da yakalanan meme kanserinde başarı şansı ve hastalığın bir daha tekrar etmeme olasılığı %96’dır. Evre I’de başarı oranı % 93, Evre II’de % 85 şeklindedir. Ne kadar erken evrede teşhis edilirse başarı şansı da o kadar yükselmektedir.
Genç yaşlarda görülen fibroadenom veya kist denilen kanser olmayan kitleler ve orta yaşlarda görülen fibrokistik kitlelerdir. Memedeki kitlenin ağrılı ya da ağrısız olması bunun kanser anlamına gelmez.
Mamografi ve tomosentez mamografi
Meme kanseri teşhisinde ve tarama programlarında dijital mamografi ve tomosentez cihazları kullanılır. Tomosentez, düşük doz X ışınlarının kullanıldığı ve yüksek çözünürlüklü görüntülerin elde edildiği bir teknolojidir. Mamografi teknolojileri sayesinde meme kanseri erken dönemde teşhis edilebilmekte ve tedavi planlaması buna göre yapılabilmektedir.
Ultrasonografi (USG)
Memede bulunan kanserli hücrelerin tespitinin sağlanması için ses dalgaları aracılığıyla meme dokusu incelemesini gerçekleştiren, gelişmiş teknolojik alt yapıya uygun görüntüleme sistemi olarak tanımlanır. Ultrason çekimi öncesi ön hazırlık gerektirmeyen bu sistem aynı zamanda radyasyon içermemektedir. Meme kanser tespiti için kullanılan bu sistem aynı zamanda oluşan kitlenin katı ya da sıvı şekilde olup olmadığını göstermektedir. Meme dokularında oluşan anormallerin incelenmesinde her yaş aralığında sıklıkla kullanılan başvurulan görüntüleme sistemi olarak da bilinmektedir.
Emar -MR (Manyetik Rezonans Görüntüleme)
Manyetik Rezonans ya da MR meme kanseri incelemelerinde tercih edilen görüntülüme tekniklerinden biridir. Yumuşak doku incelemelerinde ilaç eşliğinde görüntüleme yapılır. Güçlü manyetik bir alt yapıya sahip olan bu cihaz MR çekim öncesi rahat kıyafet giyimi gereksinimi oluşturabilmektedir. Meme dokusu incelemelerinde kadınlar için ideal zaman dilimi regl döngüsüne 7 ila 10 gün kala olarak belirtilmektedir. Bu çekimler yaklaşık 40 dk veya 1 saat sürebilir. Memorial Sağlık Grubu hastanelerinde 1,5 Tesla MR ve 3 Tesla MR kullanılmaktadır.
PET – CT
kanser hücrelerinin saptanması, tedavi yöntemlerinin belirlenmesi gibi kanser evresinde kullanılan radyolojik yöntem olarak nitelendirilebilir. Kansere neden olan kitlenin iyi veya kötü huylu olduğunu tespit etmek içinde gereklidir. Tümör büyüklüğü kanserin vücuda yayılımına neden olur. Bu risk oranının saptanması açısından oldukça önemlidir. PET-CT çekimi öncesi bir takım hazırlıklar gerekmektedir. Bu hazırlıkların başında ise çekim öncesi 6 ila 8 saatlik bir zaman dilimi kadar besin tüketiminin sonlandırılmış olması gerekmektedir.
Meme Sintigrafisi
Sintigrafi ağrısız, güvenilir, yan etki ve alerji oluşturması minimum seviyede bulunan meme kanseri inceleme yöntemlerindendir. Az miktarda radyoaktif maddeler oral yollardan, damardan vb. verilmektedir. Kanserli odakların farklı organlara yayılımını sintigrafik yöntemlerle değerlendirmek mümkündür. En az 6 saatlik açlık durumu ile çekim gerçekleştirilmelidir. Yaklaşık 30 dk sürecek bu çekimlerde hareketsiz kalmak önemlidir. Önlük, giysi vb. kıyafet değişikliği gerekmemektedir. Meme kanserinin erken teşhisi büyük önem taşır. Her kadın 20 yaşından itibaren kendi kendine meme muayenesi yapmalı, aylık düzenli kontrollerini ve 40 yaşından itibaren de mamografi takibini yapmalıdır. Memedeki her 10 kitleden 8’i iyi huyludur; yani kanser değildir.
Mamografi
Meme kanserinde erken teşhis için 40 yaş üzerindeki her kadın yıllık mamografi çektirmelidir. Böylece meme kanserinin ele gelen büyüklüğe ulaşmadan yakalanması mümkün olur. Bununla birlikte daha sonraki mamografi çekimlerine referans olması için 30’lu yaşlarda en az bir mamografi çektirilerek filmin saklanması önerilmektedir.
Doktor Muayenesi
Meme kanserinin erken evrede fark edilmesi ve teşhisi için düzenli doktor takibi çok önemlidir. Hiçbir şikayeti olmasa bile 40 yaşından sonra tüm kadınların doktora başvurarak muayene olması gerekir. Meme kanseri tanı ve tedavi süreci meme kanseri konusunda uzman genel cerrahlar tarafından yürütülmektedir. Kadın sağlığı ve ya genel sağlığınız konusunda rutin takiplerinizi yürüten doktorunuz da meme kanserinin erken tanısı için gerekli tetkikleri isteyebilir.
Meme Kanseri Tedavisi
Meme kanserinin tedavisi genellikle meme koruyucu cerrahi veya meme dokusunun alındığı mastektomi yönteminin kullanıldığı cerrahi yöntemi, kemoterapi, radyasyon tedavisi, hormon tedavisi, akıllı ilaç ile hedefli terapi ve immünoterapi yöntemini içerir. Meme koruyucu cerrahi ile kanseri ve etrafındaki bazı normal dokuları çıkartılırken, mastektomi ile meme dokusu ya da memenin tamamı alınabilir. Kanserin evresine göre cerrahi yöntem öncesinde kemoterapi uygulanarak tümörün küçülterek ameliyat ile alınacak doku miktarının azalması hedeflenir.
Meme kanseri tedavisinde, cerrahi işlem sırasında görülen alınabilen tüm kanserler çıkarıldıktan sonra, kalan kanser hücrelerini öldürmek için radyasyon tedavisi, kemoterapi, hedefli tedavi veya hormon tedavisi uygulanır. Bu işlemle aynı zamanda kanserin nüksetme riskinin azalması içinde adjuvan tedavi yöntemi uygulanır.
Meme kanserinin tedavi yöntemleri şunları içerir:
Meme kanseri ameliyatı
Meme kanseri ameliyatında göğüsteki kanserli hücreler ve tümörü çevreleyen normal doku alanı çıkarılır. Hastanın durumuna bağlı olarak farklı ameliyat türleri mevcuttur:
- Lumpektomi
- Mastektomi
- Sentinel düğüm biyopsisi
- Aksiller lenf nodu diseksiyonu
- Modifiye radikal mastektomi
- Radikal mastektomi
Meme kanseri ameliyatının dışında tedavi seçenekleri arasında kemoterapi, radyoterapi, hormon tedavisi, immünoterapi, hedefe yönelik ilaç tedavisi de yer alır.
Kemoterapi
Kemoterapi tedavisinde amaç kanser hücrelerinin büyümesini durdurmaktır. Bu amaçla damara enjekte edilir veya ağızdan ilaç verilir. Kan dolaşımına giren ilaçların kanser hücrelerine ulaşıp, hücreleri öldürmesi ve bölünmelerini yani çoğalmalarını durdurması hedeflenir.
Radyasyon tedavisi
Radyasyon tedavisinde yine kanser hücrelerini öldürmek veya büyümelerini engellemek için X ışınları veya diğer radyasyon türlerinin kanserli bölgeye radyasyon gönderilmesinin içerir. Bu tedavi yöntemi doğrudan kanserin içine veya yakınına yerleştirilen bir takım aletler ile radyoaktif madde verilmesi olarak 2 ayrı türde uygulanabilir.
Hedefli ilaç tedavisi
Akıllı ilaç tedavisinde belirli kanser hücrelerine saldırmak için ilaçlar veya diğer maddeler verilir. Bu antikorlar kanser hücrelerindeki veya kanser hücrelerinin büyümesine yardımcı olabilecek diğer hücrelerdeki ilgili hedeflere odaklanır. Burada beklenti antikorların daha sonra kanser hücrelerini öldürmesi, büyümesini ve yayılmasını engellemesidir.
İmmünoterapi tedavisi
İmmünoterapi tedavi yönteminde kanser hastasının bağışıklık sisteminin kanserle savaşması sağlanmaya çalışılır.
Hormon tedavisi
Meme kanserinin oluşması ve ilerlemesinde kadınlık hormonları olan östrojen ve progesteron hormonunun rolü vardır. Ne kadar uzun süre bu hormonlara maruz kalınır ise meme kanseri riski o kadar yükselir. Erken adet görme, geç menopoza girme, daha ileri yaşta gebe kalma, hiç gebe kalmama ve yüksek östrojen seviyeleri meme kanseri konusunda risk faktörlerindendir. Meme kanseri ortaya çıktığında da hastalara yeniden hormon düzenleyici tedavi uygulanmaktadır. Esasen hormon tedavisi, hormon düzenleyici tedavi anlamına gelmektedir. Bu tedavi bir anti – hormon tedavisidir.
Bazı hastaların meme kanseri hücrelerinin üzerindeki östrojen ve progesteron hormon alıcıları (reseptörleri, televizyonun anteni gibi...) vardır. Anten, alıcı, reseptör olmaz ise televizyon çalışmaz. Yani kanser hücresi büyüyemez. Bu alıcılar kan dolaşımındaki hormonlarla uyarılarak meme kanserinin ilerlemesine neden olabilir. Bu nedenle tümör hücrelerinde hormon reseptörleri olan bazı hastalarda (tüm hastalara değil) östrojen hormonun etkisini ortadan kaldırıcı tedavilere gereksinim vardır. İşte buna endokrin tedavi, hormon tedavisi veya hormon düzenleyici tedavi denilmektedir. Amaç, kanser hastalığını tamamen bitirmektir.
Meme Kanseri Hakkında Sık Sorulan Sorular
Meme kanseri nasıl anlaşılır?
Meme kanserinin anlaşılması için meme kanseri belirtilerine hakim olmak gerekir. Meme kanseri belirtileri memede veya koltuk altında yeni kitle, meme boyutlarında ve şeklinde anormal değişiklik, meme derisinde çıukurlaşma, memede veya meme ucunda kızarıklık ve döküntü, meme ucunda içe dönme, memede herhangi bir bölgede ağrı ve emzirme dönemi dışında meme ucundan akıntı gelmesidir.
Meme kanserinin erken belirtileri nelerdir?
Meme kanserinde gözlemlenen en erken belirtiler memede ortaya çıkan şişlik veya diğer adıyla kitledir. Bu şişlik memenin tamamını veya bir bölümünü etkileyebilir. Aynı zamanda şişlik koltuk altında da olabilir. Ayrıca meme ucunda ağrı, meme bölgesinde kızarıklık, kaşıntı ve soyulmalar da meme kanserinin erken belirtileri arasındadır.
Fiziksel aktivite meme kanseri riskini azaltabilir mi?
Egzersiz bağışıklık sistemini güçlendirir ve kilonuzu kontrol altında tutmanıza yardımcı olur. Haftada üç saat veya günde yaklaşık 30 dakika kadar az bir egzersiz yapan bir kadında meme kanseri riskini azalabilir.
Meme muayenesi için en doğru zaman nedir?
Meme muayenesini adet döneminin bitiminden 4-5 gün sonra yapmak gerekir. Böylelikle meme kanseri için en doğru teşhis sağlanır.
Meme kanseri bulaşıcı mıdır?
Hiçbir kanser bulaşıcı değildir. Bir ailenin birçok bireyinde kanser görülmesi bu yanlış düşünceye sebep oluyor olabilir. Kişi kanser hastalığını başka bir kimseye bulaştıramaz. Ancak rahim ağzı (serviks), karaciğer kanseri gibi bazı kanserlerin nedenleri arasında virüsler vardır. Meme kanseri meme dokusu içerisinde yer alan ve vücuttaki hücrelerin belirli durumlara maruz kalarak oluşturduğu durumdur. Bu nedenle bulaşıcı olarak kabul edilmemektedir.
Erkekler meme kanseri olur mu?
Erkeklerin meme dokularında da kanserli hücreler oluşabilir ama bu durum nadiren gerçekleşir. Erkeklerde nadiren gerçekleşen meme kanseri daha çok yaşlı erkekleri etkiler.
Meme kanseri nasıl fark edilir?
Meme kanserinin bazı yaygın, erken semptomları söz konusudur. Bunlar, bir ya da her iki memede şişlik, kızarıklık ya da görünümünde değişiklik, göğüs boyutunda artış, meme ucu görünümünde içe dönme gibi değişiklikler, anne sütü dışında memeden akıntı gelmesi, göğüste hissedilen yumru ve meme bölgesinde ağrıdır.
Memede fark edilen her kitle kansere mi işaret eder?
Memede ele gelen kitlelerin % 90’ından fazlası kanser değildir. Bunlar; genellikle meme içinde büyüyen fibrokistlerdir. Ele gelen bu yapılar hastalar tarafından tümör zannedilmektedir. İyi huylu tümörler büyüyebilir, memenin kendisi kitle gibi bir hal alabilir. Daha çok regl öncesi dönemde meme içyapısı çok yoğun olduğu için o dönemde özellikle bu dönemde meme kontrolü yapan kişiler, memesinde kitle var olduğu düşüncesi ile endişelenmektedir.
Kendi kendine meme muayenesi ne zaman başlamalıdır?
Kendi kendine meme muayenesi 20 yaşından önce yapılmamalıdır. 20 yaşından sonra her kadının aylık düzenli olarak memesini kontrol etmesi, erken tanı için yaşamsal önem taşımaktadır. Meme muayenesi yapmak için en ideal zaman, adet döneminin bitiminden 4-5 gün sonraki dönemdir.
İlk meme ultrasonu ne zaman yapılmalıdır?
Ailesinde hiç meme kanseri olmayanlar 35 yaşından sonra ilk ultrasonografilerini yaptırmalıdır. Ailesinde meme kanseri olanlarda ise 25-26 yaşından sonra yıllık rutin ultrason takipleri yapılmalıdır. Genetik meme kanserlerinde ise ilk mamografi yaşı 26’dır. Ailesel meme kanseri riski altında olanlar 32-34 yaşlarından sonra mamografi ile takip edilmelidir. Ailesinde meme kanseri olmayan ve meme kanseri geni taşımayan kişiler ise 35-40 yaş arasında bir kez mamografi ve ultrasonografi yaptırmalıdır. Bu, “Temel mamografi” olarak adlandırılır. Bu kişilerin 40 yaşından sonra rutin mamografi taraması yapılması gerekir.
Memede ortaya çıkan fibrokistlerin kansere dönüşme riski var mıdır?
Fibrokistler kansere dönüşmez. Bunlar meme içindeki fizyolojik değişikliklerdir. Regl bittikten sonra yumurtalıklardan önce östrojen sonra progesteron hormonu salgılanır. Östrojen meme içinde süt kanallarını genişletir ve dallandırır. Sonra progesteron hormonu da süt yapan hücreleri çoğaltır. Meme içinde hacim artması olur ve memede gerginlik hissedilir. Eğer kadın hamile kalırsa ve o yapılar devam eder, doğumdan sonra süt salgılanır. Eğer kadın hamile kalmazsa o zaman hormonların seviyesi düşer ve çocuk için hazırlanmış olan yapılar rahim içinden atılır. Meme içinde çoğalan hücreler ise eski haline döner. Bu olay her ay devam eder. Bu hücrelerin kaybolması esnasında bir grup hücre kalır ve meme içinde ve bunlar fibrokistik yapıları oluşturur.
Fibroadenom kanserleşir mi?
Fibroadenom, uyu huylu bir tümördür. Çevresine kapsülü vardır ve çevreye yayılması mümkün değildir. Bunda meme kanseri oluşma riski normal meme dokusundan kanser gelişme riski kadardır. Çapı arttıkça riski % 1-2 oranında artar. Fibroadenom, soya tüketimi ve doğum kontrol hapı kullanımı nedeniyle bir miktar büyüyebilir ancak kanser yapıcı bir etkisinin olduğu söylenemez.
Mamografinin kanser oluşumuna etkisi var mıdır?
Mamografinin yararı, zararının çok üzerindedir. Bu nedenle mamografinin verdiği radyasyon asla vücut için bir zarar olarak değerlendirilmemelidir. 1960’lı yıllarda çok yüksek radyasyon oranına sahip olan teknolojilerde 30 sene mamografi ile takip edilen hastalarda mamografinin zararının, yararının çok altında olduğu tespit edilmiştir. Yani bu zarar ihmal edilebilir düzeydedir. Şimdiki mamografiler ise o dönem teknolojilerden 10 kat daha az radyasyon vermektedir. MR’da da radyasyon olmadığı için hastaya herhangi bir yan etkisi bulunmamaktadır.
Kanser ameliyatlarında meme koruyucu cerrahiler genç hastalara mı uygulanır?
Tıbbi olarak böyle bir görüş kesinlikle doğru değildir. Meme, her yaşta kadın için önemli bir objedir. Yaşlı hastaların memesi alınacak diye bir kural ya da böyle bir anlayış yoktur. Uygunsa tümörünün evresi, şekli, biçimi ve yaygınlığına bakılarak 70-80 yaşındaki bir kadının memesi de korunabilir. 70 yaşında gerekli olduğu için memesi alınan ve bu nedenle üzüntü duyan, 75 yaşında ısrarla meme protezi isteyen hastalar bulunmaktadır.
Meme protezi her yaşta uygulanabilir mi?
Meme kanseri ameliyatlarında, hasta tıbbi açıdan uygunsa ve risk faktörü yoksa meme koruyucu cerrahi tercih edilmektedir. Yaşlı hastalarda da meme koruyucu cerrahi yapılamıyorsa, hastaya daha sonra isteği doğrultusunda meme protezi uygulanabilir. Memesi alınan hastalara ikinci seneden sonra bazı risk faktörleri ortadan kalktığında yeni meme yapılması önerilmelidir. Çünkü bu durum hastanın iyileşme süreci üzerinde de olumlu bir etkiye sahiptir. Hastaya psikolojik açıdan rahatlatır, kendisini daha güçlü hissetmesini sağlar, hastanın sosyal yaşama adaptasyonunu sağlayarak tedavi sürecine katkıda bulunur.
Hangi durumlarda meme alınır?
- Meme içinde yaygın tümörleri bulunan, memenin birçok noktasında aynı anda başlamış kanseri olan hastalarda meme koruyucu cerrahiler yapmak mümkün değildir. Bu durumda memenin mutlaka alınması gerekir.
- Hastanın mamografisinde yaygın ve kötü kireçlenmeleri varsa meme kanserinin birçok odakta başlamasına neden olacağı düşünülüyorsa, bu hastaların memesinin alınması planlanmalıdır.
- Daha önce göğüs duvarına radyoterapi yapılan hastalarda, meme koruyucu ameliyat sonrası yeniden radyoterapi yapılması gerektiği için, bu hastalara mastektomi yapılması gerekir.
Meme koruyucu cerrahi hangi durumlarda yapılabilir?
- Öncelikle hastanın memesinin alınmasını istememesi ve meme koruyucu cerrahiyi tercih etmesi gereklidir. Bu hastanın en temel hakkı ve tercihidir. Bu durumda doktorun öncelikli olarak meme koruyucu cerrahiyi düşünmesi gerekir.
- Kanserin bir bölgede olması gerekir. Memedeki tümörün de çok büyük olmaması, meme büyüklüğü ile kanserin orantısının bulunması gerekir. Kanser büyük meme küçükse memenin tümü alınmalıdır.
- Koltuk altı metastazları meme koruyucu cerrahi yapılmasını engellemez.
Hormon tedavisi ne zaman yapılır?
Hormon tedavisi kemoterapi bittikten sonra başlar ve 5-10 yıl süre ile devam eder. İleri evrede, metastaz ile başvuran hastalarda kemoterapi verilmeden, akıllı haplar ile birlikte direkt başlanabilir.
Hormon tedavisinin yan etkileri nelerdir?
En sık görülen yan etkiler al basması olarak da tanımlanan başta yüz olmak üzere ciltteki kızarma şikayetidir. Hormon tedavisi vajende kuruluk yapabilir, cinsel isteği azaltabilir, yorgunluk, bulantı yapabilir, kas ve eklemlerde ağrı yapabilir, kemiklerin erimesine neden olabilir. Kas eklem ağrıları sık görülen yan etkiler arsındadır. Zamanla bunlara adaptasyon gelişerek şikayetler azalabilir.
Meme kanserinde hormon tedavisi kilo aldırır mı?
Hormon tedavisinde vücutta su tutulabileceği için hasta kilo alabilir. Ancak bu fazla kilolar verilebilir. Beslenme sürecinin tecrübeli bir diyetisyen programı ile düzenlemesi bu süreçte yardımcı olacaktır. Kanser hastalarının kilo verdiği inanışı doğru değildir. Bu nedenle kanser hastalarının aşırı beslenmeye teşvik edilmesi de yanlıştır. Tedavinizi yöneten hekim bu konuda gerekli önerilerde bulunacaktır.
Meme kanserinde hormon testi nedir?
Meme kanserli hastaların tedavi seçiminde tümör hücrelerinin yüzeyinde yer alan hormon reseptörleri önemli rol oynamaktadır. Östrojen ve progesteron reseptörleri kanser hücrelerinin yüzeyinde yer almaktadır. Bu reseptörlerin varlığı patolojik incelemeler, patolojik boyamalar ile saptanmaktadır. Eğer pozitif ise hormon düzenleyici ilaçların etkili olduğu anlaşılabilmektedir.
Meme kanserinde hormon tedavisi nedir?
Meme kanseri olan hastaların tedavisinde hormon düzenleyici ilaçlar kullanılmaktadır. Bunlar hormon ilaçları değildir. Esasen zaten var olan hormonların tüm hücrelerinin yüzeyinde yer alan hormon reseptörlerine bağlanmasını engelleyen ilaçlardır. Böylece tümör büyümesi engellenmektedir. Hap ve iğne olarak kullanılmaktadır. Menopoz öncesi ve sonrası kullanılabilecek haplar farklı olabilmektedir.
Meme kanserinde hormon tedavisi neden yapılır?
Hormon düzenleyici tedavinin temel amacı tümör oluşmasını, büyümesini, yayılmasını engellemektedir. En az kemoterapi ve diğer tedaviler kadar etkilidir. Süresi en az 5 yıl olup zaman zaman 10 yıla kadarda uzatılabilmektedir. Menopoz öncesi dönemde yani premenopozal dönemde kimi hastaların adetleri iğne tedavisi ile geçici süre ile durdurulmaktadır. Burada temel amaç tümör hücrelerinin yüzeyine bağlanabilecek hormon seviyesini en az düzeye kadar indirmektir.
Meme kanserinde hormon tedavisi nasıl uygulanır?
Hap şeklinde olabileceği gibi iğne şeklide de kullanılabilmektedir. Amaç erken evre meme kanserli hastalarda tümörün tamamen ortadan kaldırılmasını sağlamak iken ileri evredeki hastalarda tümörün gerlemesini, dahada fazla yayılmasını engellemektir. Hormon düzenleyici tedaviler kemoterapi ve diğer tedavilerden önce ve ya sonra kullanılmaktadır. Genel olarak kemoterapi ile aynı zamanda verilmemektedir.
Hormon tedavisinin yan etkileri nelerdir?
Hormon düzenleyici tedavilerin yan etkileri olabilmektedir. En sık görülen yan etkisi ateş basmaları tarzında menopoz semptomlarıdır. Bu şikayete al basması da denilmektedir. En sık görülen yan etkiler arasındadır. Menopoz sonrası dönemde kullanılsa bile kimi zaman benzer şikayetler olabilmektedir. Vajinal kuruluk, rahim duvarında kalınlaşma, kemik erimesi kolesterol ve şeker düzeylerinde değişiklik, katarakt gibi yan etkileri bulunmaktadır. Ancak faydaları bu yan etkilerden kat kat fazlardır.
Meme kanserinde hormon tedavisi kilo aldırır mı?
Su tutulumuna neden olarak kilo değişikliğine neden olsa da genel olarak kontrol altına alınabilir. Diyet ve egzersiz programlarına uymak önemlidir. Kilo meme sağlığı için olumsuz etkili bir faktördür.
Meme kanserinde hormon testi patolojide nasıl yapılır?
İmmünhistokimyasal boyama denilen bir yöntem ile yapılmaktadır. Tümör hücreleri çeşitli boyalar ile boyanmakta tutan boyaya göre reseptör varlığı belirlenmektedir. Bunun neticesinde tümör hücreleri reseptör durumuna göre sınıflandırılmaktadır. Leimnal A, Luminal B, Her2 pozitif, triple negatif meme kanseri için olabilecek alt tipler arasındadır. Bu patoloji hekimleri tarafından raporda belirtilmektedir. Onkolojik tedavi kararında bu rapor esastır ve bu raporlara göre tedavi kararı verilmektedir.
Hormon reseptör durumu patoloji raporunda yüzde olarak ifade edilmektedir. Boyanan tümör hücrelerinin oranı 0 i̇le %100 arasında değişmektedir. Boyama yüzdesinin ilgili tedavilerden ne kadar fazla fayda görme ihtimali varsa o kadar yüksek olmaktadır.
Memorial Tıbbi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.
Güncelleme Tarihi : 4 Kasım 2024
Yayınlanma Tarihi: 16 Mayıs 2024