Bölüm Hakkında
Memorial Hastanesi Doku Tipleme ve İmmünoloji Bölümü, T.C. Sağlık Bakanlığından Organ Naklini desteklemeye yönelik ruhsat almaya hak kazanmış az sayıda merkezden biridir.
- Doku Grupları:
- Panel Reaktif Antikorlar (PRA):
- Donör Spesifik Antikor (DSA) Tayini:
- C1q Bağlama Testi:
- Lenfosit Çapraz Uyum Testi:
- HLA-HASTALIK İLİŞKİSİ TESTLERİ
- AKIM SİTOMETRİK İŞLEVSEL TESTLER
- HEMATOLOJİK TESTLER
- ROMATOLOJİK TESTLER
- ANA (Anti Nükleer Antikorlar):
- LUPUS HASTALIĞI
- Bölümümüzde çalışılan Otoantikor testleri
Organ Naklinin kaçınılmaz tamamlayıcısı olan Doku Tipleme ve İmmünoloji Bölümü, 2006 yılından beri Memorial Sağlık Grubu’nun farklı hastanelerinde, yılda toplamda 600-1000 böbrek ve kemik iliği naklinin yapılmasını sağlayan nakil testlerini gerçekleştirmektedir. Kan kanseri (Lösemi), Lenf kanseri (Lenfoma), Multipl Miyelom gibi hematolojik malignitelerin, Tekrarlayıcı Gece Hemoglobinürisi (PNH:Paroksismal Nokturnal Hemoglobinuri) gibi nadir hastalık tanılarının hızlıca konmasına yardımcı immünfenotipleme testleri ile yıl içinde yüzlerce hastaya hizmet vermektedir. Ek olarak romatolojik hastalık, erişkin ve çocuklarda hücresel immün yetmezlik tanılarına yardımcı özel testleri ile farklı alanlarda da hizmetlerini sürdürmektedir.
ORGAN NAKLİ TESTLERİ
Merkezimiz, Memorial’in organ naklinde bir referans merkezi olmasından yola çıkarak, nakil öncesi hasta seçimi ve hazırlık testlerini titizlikle gerçekleştirmektedir.
Doku Grupları:
Doku grubu antijenleri, tüm çekirdekli hücrelerde bulunan hücre yüzey proteinlerdir. İlk olarak insan lökositleri üzerinde tanımlandığı için İnsan Lökosit Antijenleri’nin İngilizcesinin baş harflerinden türetilmiş bir tanımlama olan HLA (lar) olarak bilinir. HLA genleri, Büyük Doku Uygunluğu kompleksi tamlamasının İngilizce karşılığının kısaltması olan MHC kelimesiyle adlandırılır. MHC genleri 6. kromozomumuzun kısa kolu üzerinde yerleşmiştir ve klasik olarak Sınıf I ve Sınıf II olarak adlandırılan iki farklı gruba sahiptir (HLA ve/veya MHC-Sınıf I ve Sınıf II). Her bir grup içinde de üçer farklı alt grup bulunur. HLA-A, HLA-B, HLA-C Sınıf I HLA grubumuzu; HLA-DR, DQ ve DP Sınıf II HLA gruplarımızı oluşturur. Bir bireyde her bir gruptan ikişer tane bulunur. Yani her birimizde iki tane HLA-A, iki tane HLA-B, C, DR, DQ, DP vardır. Her birey her bir HLA’sının birini annesinden diğerini babasından alır. Bu genetik verinin nesillere iletilmesinde biyolojik çeşitlenmenin artması için önemli bir aktarım yoludur. MHC genleri, DNA’da en çok dizinsel çeşitliliğe sahip gen grubudur. Hem kendi çeşitlilik özellikleri hem de eş-baskın aktarımları nedeni ile HLA antijenleri her birey için farklıdır. Biyolojik kimliğimizi tanımlar ve parmak izi örneğinde olduğu gibi her bireye ‘özel’dir. Tek yumurta ikizleri dışında tam olarak aynı doku grubu antijenlerini taşıyan iki bireyin var olma olasılığı çok düşüktür. Temel görevleri, bağışıklık sistemimizin yanıtlarını sağlamak ve belirlemektir. Bağışıklık sisteminin en önemli özelliklerinden biri, kendine ait ve ait olmayanı tanıyarak savunma sırasında kendine zarar vermemektir. Kendine zarar vermemeyi anlayabilmenin moleküler yolu, doku grubu antijenleriyle sağlanır.
Organ nakillerinde, nakledilen organlarda doku gruplarının uyumlu olmadığı durumda, bağışıklık sistemimiz ‘yabancı’ ya çok güçlü bir şekilde yanıt verir. Hastayı organ nakline sevk eden hastalıktan çok daha ağır, yaşamı tehdit eden bir tabloya neden olabilir. Bu durumu önlemek amacıyla organ nakli öncesi doku grupları incelenir ve uyumlu bireyler arasında seçim yapılır.
Doku antijenleri uyumunun önemi farklı organlar için farklı önceliktedir. Örneğin kornea, kalp, akciğer ve karaciğer nakillerinde doku uyumu hiç önem taşımazken, doku uyumu böbrek nakillerinde önemli, kemik iliği naklinde ise ileri derecede önemlidir. Böbrek nakillerinde, doku grubu uyumu ile kastedilen Sınıf I antijenlerinden HLA-A ve B; Sınıf II antijenlerinden HLA-DR’nin uyumudur. HLA uyumu, nakledilen böbreğin uzun yıllar işlev görebilmesini ve daha az bağışıklık baskılayıcı ilaç kullanımını sağladığı için önemlidir. Ancak tam uyumlu olmasa da, olası bir ret reaksiyonunu engelleyebilecek ve böbreğin işlevinin devamını sağlayabilecek çok sayıda yeni, başarılı ilaç mevcuttur. Böbrek nakillerinden farklı olarak, kök hücre naklinin bir türü olan kemik iliği nakillerinde tüm HLA’ların uyumlu olması istenir (HLA-A, B, C, DR, DQ ve DP). Kemik iliği naklini gerektiren hastalığı olan alıcının, bu hastalık ve uygulanan tedaviler nedeniyle bağışıklık yetmezliği vardır. Farklı HLA‘lara sahip bir vericiden nakil yapıldığında alıcı bu yeni yabancıya cevap verecek güçte değildir. Ancak verilen kemik iliği, bağışıklık sistemi tam çalışan bir bireye ait olduğu için vericinin hücreleri alıcının hücrelerini öldürür. Bu hastalığa ‘Graft versus Host’ hastalığı denir ve alıcının tüm organ ve sistemlerini tutan çok ağır bir tabloya neden olarak ölüme sebep verebilir. İşte bu nedenle, kemik iliği nakillerinde HLA uyumu kritiktir.
Merkezimizde yapılan HLA testleri ve yöntemleri:
- HLA-A, B, C (düşük rezolüsyon SSP ve/veya SSO; yüksek rezolüsyon SSO/SSP yöntemleri ile)
- HLA-DR, DQ (düşük rezolüsyon SSP ve/veya SSO; yüksek rezolüsyon SSO/SSP yöntemleri ile)
- HLA-DP (yüksek rezolüsyon SSO yöntemi ile)
Panel Reaktif Antikorlar (PRA):
Böbrek Yetmezliği, tedavinin organ nakli ile mümkün olduğu bir hastalıktır. Herkes için farklı ve bireye özgüllüğü olan HLA’lar, protein yapısında oldukları için bireyin kendisi dışındakiler için birer ‘antijen’dir. Yani bir diğer bağışıklık sistemi tarafından tanınabilir. Daha da kötüsü birer ‘immünojen’dir. Yani bağışıklık cevabını başlatabilir. Anti-HLA antikorları diye de adlandırılan bu antikorlar, böbrek naklinin hemen ardından çok hızlı ve çok gürültülü bağışıklık sistemi reaksiyonlarına yol açıp hasta yaşamını tehdit edebilir. Önceden oluşmuş HLA antikorları, böbrek nakli adayına başarı ile nakil yapılmasına engel olur. Bu durumu engellemek amacıyla böbrek nakilleri öncesi hasta serumunda doku grubu antijenlerine karşı antikorlar aranır. Test panelinde bilinen ve bir topluluk içinde farklı sıklıklarda bulunan çok sayıda HLA’ya karşı antikorlar test edildiği için test, Panel Reaktif Antikor (PRA) olarak adlandırılır.
Anti HLA antikoru oluşturmanın nedenlerinden biri, önceki nakillerdir. Tam uyumlu olmayan bir bireyden yapılan bir naklin ardından çeşitli sebeplerle (yetersiz bağışıklık baskılayıcı ilaç düzeyi, üzerine eklenen bir enfeksiyon vb) ortama salınan yabancı HLA proteinlerine karşı hastada antikorlar oluşur.
Bir diğer neden, Böbrek yetmezliği olan hastalarda, kan oluşturan bir sitokin olan ve böbreküstü bezinden salınan eritropoetin’in de yetmezliği olduğu için ikincil bir problem olarak kansızlık ortaya çıkar. Bu durumda bu hastalara kan verilebilir. Lökosit filtresi kullanılmadan kan transfüzyonu yapılan hastalar, farklı doku grubu özellikleri olan insanlardan kan aldıkları için bağışıklık sistemleri bu doku gruplarına karşı antikorlar oluşturur.
Anti-HLA antikorlarının oluşmasının bir diğer nedeni de gebeliktir. Bebeğin HLA doku gruplarının yarısı babadan geldiği için, annede oluşan HLA antikorlar, böbrek nakline ihtiyaç duyan kadınlar için ilerde sorun oluşturabilir. Gebeliğin hoşgörülü (tolerans) ortamı nedeni ile oluşan anti HLA antikorlar bebek için bir sorun oluşturmaz. Üstelik gebeliğin devamı için gereklidir. Çok sayıda gebelik, antikor miktarlarını artırabileceği için kadın böbrek nakli adayları için bir risk olarak değerlendirilir.
Anti HLA antikorlarını ölçmek için çok sayıda yöntem vardır. Bölümümüzde, mikro boncuk temelli bir yöntemle işaretli boncukların ‘Luminex’ adı verilen bir cihazda ölçülmesi yöntemi kullanılmaktadır. Kısaca, mikro-boncukların üzerine kaplanmış HLA-antijenlerinin hasta serumu ile muamele edilip flüoresanla işaretlenerek flüoresan veren boncukların ışımasının sayısal karşılığı saptanır. Bu test, hastanın anti HLA antikor seviyesi ile ilgili yarı kantitatif bir bilgi verir.
Merkezimizde yapılan PRA testleri ve yöntemleri:
- Panel Reaktif Antikor Sınıf I ve II tarama (Boncuk temelli multipleks yöntemi)
- Panel Reaktif Antikor Sınıf I ve/veya II- Özgül (Tek antijen kaplı miro boncuklarlarla multipleks yöntemi) .
Donör Spesifik Antikor (DSA) Tayini:
Yukarıda bahsedilen sebeplerle anti HLA antikor pozitifliği olan hastaların vericilerinin HLA tipleri incelenerek, vericiye özgül antikor olup olmadığı belirlenir. DSA’nın negatif olduğu durumda, belli bir düzeye kadar antikor pozitifliği olan böbrek nakli adaylarının nakil olabilme şansı bu değerlendirme ile sağlanır.
C1q Bağlama Testi:
PRA pozitifliği hatta DSA pozitifliği olan hastalara nakil şansı verebilmek için, oluşmuş HLA antikorlarının komplemana bağlanma özelliği C1q Bağlama Testi ile test edilir. Böbrek nakillerinde PRA oluşumunun bir risk olmasının en önemli sebebi; oluşan bu antikorların, tüm bağışıklık sistemimizi tetikleyip, aktifleyebilme kapasitesine sahip kompleman kaskadı diye adlandırılan sistemi başlatabilme olasılığının bulunmasıdır. Antikorlar da tek başına bağışıklık yanıtlarını aktifleyebilir. Ancak, bu durumun, böbrek nakillerinde ret reaksiyonu ile ilişkisini gösterebilen bir test mevcut değildir. Çalışmalar, ret reaksiyonların çok büyük çoğunluğunun kompleman aktivasyonu ile olduğuna işaret etmektedir. Bu sebeple, başka verici adayı bulunmayan ve DSA’sı pozitif olan hastalarda, var olan antikorların komplemanı aktifleme kapasitesinde olup olmadıklarını test etmek kritik öneme sahiptir.
Merkezimizde yapılan C1q Testi ve yöntemi:
C1q Sınıf I ve/veya II- Özgül (Tek antijen kaplı miro boncuklarlarla multipleks yöntemi).
Lenfosit Çapraz Uyum Testi:
Doku grubu uyumlu vericisi olan, Panel Reaktif Antikoru negatif olan hastalarda, tüm uyuma rağmen alıcı ve verici arasındaki minör uyumsuzluklardan kaynaklanabilecek bağışıklık cevaplarını test etmek amacıyla, verici seçiminden sonra alıcı ve vericinin serum ve hücreleri karşılıklı olarak bir araya getirilir. Böylece, naklin hemen ardından olabilecek, ani bir yanıta neden olabilecek HLA ve HLA dışı bir faktör var mı diye test edilir.
Lenfosit çapraz uyumunu test etmek için vericinin damarından antikoagulanla alınan kanından taze olarak izole edilen lenfositleri ve alıcının serumu kullanılır. Test, bağlanma özelliği ve/veya hücre ölümünü değerlendirerek sonuçlandırıldığı için beklemiş örneklerde çalışma yapılmaz. Çalışmada lenfositlerimizin büyük kısmını oluşturan T lenfositleri ve daha küçük oranlarda bulunan B lenfositleri ayrı ayrı değerlendirilir.
Merkezimizde yapılan Lenfosit Çapraz Karşılaştırma Testleri ve yöntemleri:
Merkezimizde, lenfosit çapraz karşılaştırma testi öncelikli olarak akım sitometrik yöntemle binlerce hücre sayılarak gerçekleştirilmektedir. Merkez, ihtiyaç duyulduğunda, mikrositotoksisite yöntemi ile de çapraz karşılaştırma testi yapar. Ek olarak Prof. Demiralp’in mevcut yöntemlerin modifikasyonu ile oluşturduğu AHL’li akım sitometrik sitotoksisite testini de, ek teste ihtiyaç duyulan hastalarda uygulamaktadır.
HLA-HASTALIK İLİŞKİSİ TESTLERİ
Klinik çalışmalar, doku grubu antijenlerinin bir grubunun çeşitli romatolojik hastalıklarla ilişkili olduğunu ve birer risk faktörü olduğunu göstermektedir. Örneğin, HLA DR4 taşıyan insanların DR4 taşımayanlara göre Romatoid artrit olma olasılığının 10 kat fazla olduğu ya da Spondilartropati olarak bilinen hastalık grubunda HLA B27 taşıyan insanların taşımayanlara göre 90 kat fazla risk taşıdığı gösterilmiştir. Benzer şekilde HLA B51 taşıyanların Behçet Hastalığı olma olasılığı bu HLA’ya sahip olmayanlara göre daha yüksek olduğu bilinmektedir. Benzer şekilde, HLA-DQ2 ve DQ8, Çölyak Hastalığı olan hastalarda olmayanlara göre daha sık rastlanmıştır. HLA-B*57:01 taşıyan insanların, AIDS tedavisinde kullanılan bir ilaca aşırı duyarlılığı olduğu gösterilmiştir. Bu ilacın kullanılması gereken durumlarda hastanın çok sık rastlanmayan bir HLA olan HLA-B*57:01 taşıyıp taşımadıkları test edilmelidir.
İlaç duyarlılığı dışında yukarda bahsedilen ilişkiler, bir nedenselliğe işaret etmez yalnızca rölatif riski gösterir. Şöyle ki her HLA-B*51 taşıyan Behçet Hastası, her HLA-B*27 taşıyan Ankilozan Spondilit ya da her DQ2 taşıyan Çölyak Hastası olmaz.
Bölümümüzde, hastalık–HLA ilişkisi testleri de moleküler yöntemlerle çalışılmaktadır. İmmünogenetik bilgi sağladığı için ömür boyu tekrarlanmasına gerek yoktur. İlaç kullanımı ile düzelmez. Tıpkı parmak izimiz gibi hep aynı kalır. Bir kez çalışılması yeterlidir.
Merkezimizde kullanılan HLA-Hastalık İlişkisi Testleri aşağıda sıralanmıştır ve her biri yüksek çözünürlüklü SSO yöntemi ile çalışılır:
- HLA-B*27
- HLA-B*51
- HLA-B*57:01
- HLA-DQ2-DQ8 (ÇÖLYAK HASTALIĞI)
- HLA-DR*04 alt tipleri
AKIM SİTOMETRİK İŞLEVSEL TESTLER
Nötrofil Oksidatif Patlama ve Fagositoz: Nötrofil işlevleri PMA, fMLP uyarısı ve E.Coli fagositozu ile değerlendirilir.
Trombosit İmmünfenotiplemesi: Hasta serumundan indirekt yöntem ile CD61, CD41 ve CD42b kullanılarak, sağlıklı trombositler üzerinde yapılır ve IgG ve IgM sınıfı anti trombosit antikorlar test edilir. Ek olarak, bahsedilen antijenler için bağlanma baskılanması olup olmadığı değerlendirilir.
NK İmmünfenotiplemesi NK hücrelerinin aktivasyon ve tolerans durumları CD3, CD16,CD56,CD336,CD337,CD158,CD159 ile değerlendirilir.
Hücre Canlılığı: Kök hücre nakillerinde toplanan ve ileride verilmek üzere dondurulan örneklerdeki canlı hücre sayısını bilmek ve böylece kullanılması gereken örnek miktarını hesaplamak için kullanılır.
Kök Hücre Nakli için Kök Hücre (CD34) Sayımı: Otolog (hastanın kendisinden) ya da allojenik (hastanın vericisinden) nakil yapmak üzere toplanan örneklerin içindeki kök hücre sayısını bilmek ve verilecek örnek miktarını hesaplamak için kullanılır.
Mutlak CD3 Sayımı: Anti-CD3 tedavisi alan hastalarda, ilaç etkinliği ve doz ayarlaması yapmak üzere kullanılır.
Mutlak CD4/CD8 Sayımı: Erişkinlerde, Kazanılmış İmmün Yetmezlik Sendromu (AIDS) tanısında hastanın kanında CD4 pozitif T hücrelerinin sayısı hastalık tanısına yardımcı ve tedavi takibinde mutlaka kullanılan bir testtir.
Mutlak CD19/CD20 Sayımı: Anti CD20 tedavisi alan hastalarda ilacın etkinliğini ölçmek için B lenfositlerini değerlendirmek üzere kullanılır.
Lökosit Adezyon Yetmezliği Testi: Nötrofil, monosit ve lenfositlerde CD11a, CD11b, CD11c ve CD18 ekspresyonları incelenir.
Erişkin Ve Çocuklarda Hücresel Bağışıklık (İmmün) Yetmezliklerin Tanı Ve Takibi
Çocukluk çağında sık tekrarlayan infeksiyonların varlığı bağışıklık sistemi yetmezliğini düşündürür. Ailede benzer özellikler gösteren bireylerin varlığı ve ilk adımda yapılması gereken nispeten basit laboratuvar testlerinin pozitif ya da şüpheli çıktığı durumlarda ileri tetkik gerekir. İmmün Yetmezlik tanısında, ikinci adımda gerçekleştirilecek testlerin başında akım sitometrik olarak immün sistem hücrelerinin incelenmesi gelir. T, B veya NK hücrelerinin ve alt gruplarının oranlarının incelenmesi ve bir ileri adımda bu hücrelerin işlevlerine yönelik testler hücresel immün yetmezlik tanısı için son derece gereklidir. Bölümümüzde kullanılan panelde; CD3, CD4,CD8, CD19, CD20,CD16+CD56, CD45ve CD14 yüzey antijenleri ve oranları incelenir.
HEMATOLOJİK TESTLER
Doku Tipleme ve İmmünoloji Bölümümüzde, Hematolojik kanser tanısının kaçınılmaz yardımcısı olan ve özel deneyim gerektiren Akım sitometrik immünfenotiplemeler geniş bir panel içerisinde, iki yüz binin üzerinde hücre sayılarak gerçekleştirilmekte ve yorumlanıp raporlanmaktadır.
Lösemi İmmünfenotiplemesi ve Ölçülebilir Kalıntı Hastalık (MRD ‘Measurable Residual Disease’)Takibi Miyeloid ve Lenfoid kökenli lösemilerin ayırımı yapılmakta, istek olduğu takdirde hastaya özel paternlerin saptanmasıyla tedavi sonrası hastalığın takibi gerçekleştirilmektedir.
Akut Lösemi Panelimiz; AML ve ALL tanısına yardımcı olacak şekilde;CD45/14, CD7/CD33, CD13/HLA-DR, CD3/CD4/CD8, CD5/CD0/CD19, CD20/CD22, CD34/CD15, MPO/CD79a/CD3 ve TdT belirteçlerini kapsayan 25-33 antikora kadar genişletilen panel ile değerlendirilir.
Ölçülebilir kalıntı hastalık her bir hasta özelinde önceden belirlenmiş MRD profili ile değerlendirilir. MRD ayrı bir hastalık değildir. Hastanın tanısını koyan Bölüm Hekimi tarafından hücrelerin özelliklerine göre belirlenir. İlk tanının bilinmediği ve MRD profilinin tanımlanmadığı durumlarda değerlendirme yapılamaz.
Kronik Lösemi ve Lenfoma İmmünfenotiplemesi: Lösemi ve Lenfoma tanısında gönderilen örnekteki (kemik iliği veya lenf bezi) hücrelerin normalde rastlanmayan fenotipik paternleri gösterip göstermediği ve her birinin kökeninin aynı olup olmadığı(monoklonalite) akım sitometrik yöntemle test edilmekte ve değerlendirilip yorumlanmaktadır. Ayrıca, aynı yöntemle tedavi uygulamasının ardından tedavi yararı da takip edilebilmektedir.
Kronik Lösemi panelimiz: KLL, Saçlı Hücreli Lösemi, Manto Hücreli Lösemi ve Lenfomaların tanısına yardımcı olacak şekilde CD45/14, CD3/CD4/CD8, CD5/CD10/CD19, CD103/CD22/CD20, CD49d/CD43/CD23, CD269/CD200/CD27, CD20/kappa/lambda, CD34/HLA-DR, Zap-70, yIgM,, siklin-D1, bcl-2, CD25/CD11c belirteçlerini içerir.
Paroksismal Noktürnal Hemoglobinüri (PNH) İmmünfenotiplemesi: PNH hastalığı, tedavisinde çok başarılı bir immün tedavinin uygulanabildiği bir hastalıktır. Ancak bu ilacın kullanılabilmesi için kesin tanının konması gerekmektedir. Prof. Dr. Emel Demiralp, akım sitometrik PNH tanısı konusunda ülkemizde laboratuvarını ilk akredite eden hekimdir ve yurtiçi ve dışında çok sayıda laboratuvar hekimine eğitim vermiştir. Bölümümüzde PNH analizi, eritrositlerde CD59 ile ve çok sayıda parametre ile tanımlanan monosit ve granülositlerde ise flaer ile değerlendirilir.
Multipl Miyelom İmmünfenotiplemesi: Antikor salgılayan hücrelerimiz olan ve normalde çok az sayıda bulunan plazma hücresi olarak adlandırılan hücrelerin malign (kötücül) hastalığıdır. Bazı durumlarda kötücül olmayan plazma hücreleri de artabilir (Önemi bilinmeyen monoklonal gammopati, MGUS). Gidişatları birbirinden çok farklı bu iki hastalığın birbirinden ayrılması ve kesin tanının konması çok önemlidir.
Bölümümüzde, Multipl Miyelom kesin tanısı için CD3, CD38, CD138, CD45, CD56, CD99, CD117, CD20 ve intraselüler hafif zincirler çok parametreli olarak değerlendirilir.
ROMATOLOJİK TESTLER
Otoantikorlar:
Bağışıklık sistemi, infeksiyonlarla mücadele ederken mikropların yanı sıra vücudun kendi yapılarına karşı da silah üretebilir. Otoantikor denilen bu proteinlerin düşük yoğunluklarda kan ve mukozalarla ilişkili immün sistemde bulunması bağışıklık sisteminin denge durumunu sağlarken, yüksek yoğunluklarda bulunması bazı romatolojik hastalıklarla ilişkilendirilmiştir. Bölümümüz, anti nükleer antikorlar ve açılımları, anti nötrofil sitoplazmik antikor, anti gliadin antikor, anti kardiolipin antikorlar, anti düz kas, anti mide pariyetal hücre antikoru, anti-CCP, doku transglutaminazları, anti mitokondrial antikorları da içeren geniş bir panelde otoantikor incelemeleri yapmakta, klinik hekimlerimize hastalık tanılarında ve tedavi takiplerinde destek olmaktadır.
ANA (Anti Nükleer Antikorlar):
Lupus, Sjögren, Skleroderma gibi romatolojik ve romatolojik olmayan kimi hastalıklarda tanıya yardımcı ve tarama testi olarak kullanılır. Normal bir populasyonda ANA testi, %15’e kadar herhangi bir hastalıkla bağlantılı olmadan pozitif olabilir. Geçirilmekte olan ve geçirilmiş infeksiyon hastalıkları bu pozitifliğin bir nedeni olabilir. Çünkü bu antikorları üreten hücreler vücudun savunmasını aktif olarak üstlenen hücreleri bireyin kendi özüne zarar vermemesi için baskılamak ve işlevlerini düzenlemekle ilgili bir göreve sahiptir. Romatolojik hastalıklarla ilişkilendirme ancak belli bir Anti-nükleer antikor grubunun arttığının ve hastanın serumunda bu antikorların yüksek oranlarda bulunduğunun gösterilmesi ile mümkün olabilir. ANA grubu antikorlar arasında bulunan DNA’ya karşı antikorların (anti-DNA) varlığı, her zaman Romatolojik hastalıkla ilişkilidir. Benzer şekilde yine aynı gruptan SS-A, SS-B, RNP, Jo1, Scl70 ve anti Sm antikorların varlığı da farklı romatolojik hastalıklar için tanı ve takip amacıyla kullanılır.
LUPUS HASTALIĞI
Anti-Kardiolipin Antikorlar (ACA IgG/IgM): Hastalarda tromboz eğilimini gösteren antikorlardır. Romatolojik hastalıklardan Lupus Hastalığında ve arteryal, venöz trombozlarda, pulmoner embolizm ve trombofili’lerde pozitif olabilir.
Anti Nötrofil Sitoplazmik Antikorlar (ANCA): Sistemik küçük damar vaskülitlerinde pozitif olabilir. Nötrofil granüllerinin içindeki enzimlere karşı antikorlar oluşmuştur. Ayrıca, İnflamatuar bağırsak ve karaciğer hastalıklarında, bağ dokusu hastalıklarında, kronik infeksiyonlarda da pozitif olabilir. Tüberkloz, HIV ve malignitesi olan bireylerde yalancı pozitifliği görülebilir.
Bölümümüzde çalışılan Otoantikor testleri
- Anti NÜKLEER ANTİKOR (ANA), IFA dilüsyon
- Anti NÜKLEER ANTİKOR (ANA) semi kantitatif, strip Eliza
- Anti ds-DNA
- ENA PANEL (12 PARAMETRE)
- OTOİMMUN KARACİĞER PROFİLİ (AMA-M2, LKM, LC-1, SLA/LP)
- Anti MİTOKONDRİYAL ANTİKOR (AMA)
- Anti SLA
- ANTİ İNTRİNSİK FAKTÖR IgG
- Anti LKM-1
- Anti DÜZ KAS ANTİKORU (ASMA)
- Anti PARİYETAL ANTİKOR (APCA)
- Anti NÖTROFİL SİTOPLAZMİK ANTİKOR (ANCA) PANEL ( MPO/PR3)
- ANTİ-KARDİOLİPİN (ACA), IgG
- ANTİ-KARDİOLİPİN (ACA), IgM
- ANTİ BETA 2 GLİKOPROTEİN IgM
- ANTİ BETA 2 GLİKOPROTEİN IgG
- ANTİ BETA 2 GLİKOPROTEİN IgA
- ANTİ- C1Q
- ANTİ FOSFOLİPİD ANTİKOR TARAMA IgG
- ANTİ FOSFOLİPİD ANTİKOR TARAMA IgM
- ANTİ-GLİADİN ANTİKORU, IgG
- ANTİ-GLİADİN ANTİKORU, IgA
- Anti-GLOMERÜL BAZAL MEMBRAN ANTİKORU
- EMA (ANTİ-ENDOMİSYUM ANTİKORU) IgA
- EMA (ANTİ-ENDOMİSYUM ANTİKORU) IgG
- TRANSGLUTAMİNAZ, IgA
- TRANSGLUTAMİNAZ, IgG
- ANTİ İNSÜLİN ANTİKOR
- ANTİ NÖTROFİL ANTİKOR (indirekt, Akım sitometrik)
- ANTİ TROMBOSİT ANTİKOR (indirekt, Akım sitometrik)
- NMO PANELİ(Akuaporin/MOG Tarama; İFA)
- PARANEOPLASTİK ANTİKOR PANELİ (İFA+İMMÜNBLOT)
- ANTİ GANGLİOZİD PROFİL IgG (9 ANTİJEN İMMÜNBLOT)
- ANTİ GANGLİOZİD PROFİL IgM (9 ANTİJEN İMMÜNBLOT)
- OTOİMMÜN ENSEFALİT PANELİ (İFA TARAMA, IgG)
Bölüm Uzmanları
Hastanelerimiz
Anlaşmalı Kurumlar
Hastanelerimizin anlaşmalı olduğu özel sigorta şirketleri, tamamlayıcı sigortalar, diğer kurum ve şirket anlaşmalarını aşağıda bulabilirsiniz.
Sonuç bulunamadı.
Aşağıdaki İletişim formunu doldurarak hastanemiz ile ilgili bilgi talebinde bulunabilirsiniz.