Ayağında şekil bozukluğu olanlarda, kilolu kişilerde, uzun süre sert zeminde ve evde yalınayak yürüyenlerde sıklıkla görülen topuk dikeni, tedavi edilmediği takdirde günlük yaşamı önemli ölçüde etkiliyor. Ayak tabanında taş ya da çivi olduğu hissini veren bu rahatsızlıkta erken tanı ve tedavi ile şikayetler tamamen ortadan kalkabiliyor. Memorial Ankara Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü Uzmanları, topuk dikeni ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Günün ilk adımları ağrılıysa dikkat!
Topuk dikeni, ayak tabanındaki bir zarın topuğa yapıştığı bölgenin iyileşememesi sonucunda ortaya çıkar. Kişi yürümek zorunda olduğu için sürekli tekrarlayan zorlamalar, topuk bölgesinde küçük yırtıkların oluşmasında neden olur. İlk ve en önemli belirtisi topuk ağrısıdır. Hastalar en çok günün ilk saatlerinde yataktan kalktıktan sonraki ilk birkaç adımda şiddetli ağrı hissederler. Bu ağrı üzerine basıldığında topuğun altında bir çivi varmış gibidir. Gün içinde yürüdükçe ağrı yavaş yavaş azalır. Topuk dikeninin bir diğer belirtisi ise uzun süren yürüyüşlerin sonunda giderek artan bir ağrının ortaya çıkması ve dinlenme halindeyken bile devam etmesidir.
Evde yumuşak tabanlı terlik kullanılmalı
Topuk dikeninin tanısında öncelikli olarak ortopedik muayene çok önemlidir. Tanı hasta öyküsüne ve hastanın klinik durumuna göre konulmaktadır. Muayene sırasında topuğunun altına bastırıldığında ağrı hissediliyorsa, röntgen istenmektedir. Topuk dikeni teşhisi konulması durumunda hastaya ilk olarak ağrıyı yaratan aktivitelerden uzak durması önerilir. Topuk dikeni olan hastalar; evde yalınayak yürümemeli, yumuşak tabanlı bir terlik kullanmalı ve sert tabanlı ayakkabılar yerine mümkünse spor ayakkabıları tercih etmelilerdir. Bu önlemlerin dışında, silikon topuk desteklerinin kullanılması da tavsiye edilebilir.
Masaj ve soğuk uygulaması hastaların çoğuna iyi geliyor
Topuk dikeninin tedavisinde öncelikle; ağrı kesici kremler eşliğinde masaj ve soğuk uygulamalarına başvurulmaktadır. Masaj uygulaması ayak parmaklarını geriye çekerek topuk üzerine 5 dakika boyunca soğuk uyguladıktan sonra ağrı kesici kremler sürülerek yapılmalıdır. Bu uygulama günde 4-5 defa tekrar edilmelidir. Masaj uygulamasıyla birlikte yumuşak tabanlı ayakkabı kullanılması sonucunda hastaların çoğunda ek tedaviye gerek kalmadan şikayetler geçmektedir. Burada unutulmaması gereken; topuk dikeninin yavaş yavaş başlayan bir hastalık olduğu gibi iyileşmesinin de 1 günde olmayacağıdır. Topuktaki ağrının geçmesi 3-4 hafta sürebilmektedir.
Enjeksiyon uygulamaları iyileşme sürecini hızlandırıyor
Masaj ve soğuk uygulamasından fayda görmeyen hastaların tedavisinde başka birçok seçenek bulunmaktadır. Bu tedavi yöntemlerinden en sık uygulanılanı, topuğun altından enjeksiyon yapılmasıdır. Enjeksiyondan önce hastanın işlem sırasında ağrı duymaması için topuktan ya da ayak bileğinden uyuşturucu iğne yapılır. Burada kortizon iğnesi ya da hastanın kendi kanından hazırlanan PRP enjeksiyonları kullanılmaktadır. PRP hastanın kendi kanından hazırlanan ve iyileştirmeyi artıran bir yöntemdir. Enjeksiyonların hedefi topuktaki iyileşmeyen dokunun iyileşmesinin hızlandırılması ve ağrının dindirilmesidir. Bu uygulama sonrasında ağrı büyük oranda geçmektedir. İlk uygulama sonrasında ağrısı devam eden hastalara 10-15 gün sonra tekrar enjeksiyon yapılabilir.
Hastaların çoğu ameliyata gerek kalmadan iyileşiyor
Sağlık sorunu nedeniyle enjeksiyon uygulanması sakıncalı olan hastalara veya bu tedaviden olumlu cevap alamayan kişilere, ESWT yani şok dalga tedavisi denilen yöntem uygulanabilir. Halk arasında bu işlemde röntgende görülen kemik çıkıntısının kırıldığı düşünülmektedir. Yapılan şey aslında topuk bölgesinde ağrıya neden olan iyileşmeyen dokunun, kontrollü bir şekilde yeniden tahrip edilerek iyileşme hızının artırılmasıdır. Bu tedavide topuğa uygulanacak yaklaşık 2000-3000 ses dalgasıyla o bölgenin içinde bir kanama başlatılır. Masaj ve enjeksiyon tedavilerinden olumlu cevap alamayan hastaların çoğu bu işlemden başarılı sonuçlar alabilmektedir. Topuk dikeni sorunu olan hastaların %1’inden daha azında ameliyata ihtiyaç duyulmaktadır. Bu hastalığın tedavisinde ameliyat en son seçenektir ve çoğu hastada ameliyata gerek kalmadan tedavi başarılı bir şekilde tamamlanır.
Memorial Tıbbi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.
Güncelleme Tarihi : 24 Haziran 2024
Yayınlanma Tarihi: 16 Aralık 2015