Kalp yetmezliği; kalbin, ihtiyacı karşılayacak miktarda kanı vücuda pompalayamaması durumudur. Tıp alanındaki gelişmeler ile pek çok hasta ileri yaşlara kadar yaşayabilmekte ve insan ömrünün uzaması ile kalp yetmezliği ile karşılaşma riski artmaktadır. Tıbbi tedaviye dirençli kalp yetmezliğinde yoğun ilaç tedavilerine ve hayat tarzı düzenlemelerine rağmen; hastaneye yatış sıkça gerekebilmekte ve hastaneye yatan hastalarda %25 oranında azalmış böbrek fonksiyonu görülmektedir.
Memorial Ataşehir Hastanesi Nefroloji Bölümü Uzmanları, tıbbi tedaviye dirençli kalp yetmezliği ve periton diyalizi tedavisi hakkında bilgi verdi.
Kalp yetmezliği beraberinde böbrek yetmezliğini getirebilir
Kalp yetmezliği için kullanılan ilaç tedavilerine rağmen vücudun farklı bölgelerinde, değişen miktarlarda sıvı toplanması olmakta; sonuçta akciğer ödemi, karın içinde sıvı toplanması ya da bacaklarda ödem meydana gelmektedir. Oluşan ödem hastanın nefes darlığına neden olarak günlük aktivitesini, dolayısıyla yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir.
Kalp yetmezliğinin derecesine göre böbreklere ulaşan kan miktarı azaldığı için klinik tabloya böbrek yetmezliği de eklenmektedir. Böbrek yetmezliği sonucu ödem daha da artmakta, ek olarak böbreklerin vücuttan uzaklaştırdığı birçok zararlı atık maddenin düzeyi giderek artmaktadır. Tüm bu olumsuzlukların kendisi hem kalp hem de böbrek üzerine olumsuz etkide bulunarak mevcut durumun daha da kötüleşmesine neden olmaktadır. Sonuçta kalp yetmezliği böbrek yetmezliğine neden olarak anlatılan olumsuz kısır döngüyü tetiklemektedir.
Kullanılan ilaçlar
Bu durumdaki hastalar için kullanılan birçok ilaç vardır ve en önemli grubu idrar söktürücüler oluşturur. Kalp yetmezliği ilerledikçe idrar söktürücülerin dozlarını artırmak gerekmekte fakat zeminde böbrek yetmezliği de olduğu için bir süre sonra yüksek dozlar bile yeterli etkiyi oluşturamayarak hastalarda yaygın ödem meydana gelmektedir. Ayrıca idrar söktürücü ilaçların yüksek dozlarda kullanılması sıvı dengesi üzerine olumsuz etki ile böbrek yetmezliğini daha da artırmaktadır.
Kısacası, vücuttan uzaklaştırılamayan sıvı ana sorundur ve ilaçlar bu konuda yetersiz kalmaktadır. Bu şekildeki hastalarda nefrolojik yöntemler olan hemodiyaliz ve periton diyalizi uygulamaları tedavi sürecine eklenmektedir.
Hemodiyaliz; hastanın bir ana toplardamarına katater yerleştirilerek, makine aracılığı ile hemodiyalizör adı verilen bir filtre kullanılarak vücuttaki fazla suyu uzaklaştırmaya yarayan yöntemdir. Dörder saatlik seanslar halinde ya da ultrafiltrasyon yöntemi ile 24-48 saat süre ile sürekli olarak uygulanabilmektedir. Mutlaka hastane ortamında uygulanmalıdır. Sıvı fazlalığının derecesine göre 5-7 gün gibi bir sürede işlem tamamlanmaktadır. Bu yöntemin dezavantajı geçici bir iyilik hali oluşturmasıdır. İşlemden sonra taburcu edilen hastalar kalp yetmezliklerinin derecesine göre süresi değişmekle birlikte sıvı yüklenmesi nedeni ile aylar içerisinde tekrar hastaneye yatırılmak zorunda kalmaktadırlar.
Periton diyalizi; vücuttaki fazla sıvının ana toplanma yeri olan periton boşluğuna (karın boşluğu) bir katater yerleştirerek yapılmaktadır. Periton diyaliz katateri yoluyla öncelikle bu sıvı boşaltılır. Ardından periton boşluğuna farklı yoğunluklardakisteril sıvılardan doldurularak periton zarının (karın zarı) geçirgenliğinden faydalanılarak vücuttan sıvı çekilir. Hemodiyalizden farklı olarak eğitim tamamlandıktan sonra hasta ya da yakınları tarafından evde uygulanabilir ve filtre olarak sentetik bir malzeme olan hemodiyalizör yerine hastanın kendi periton zarı kullanılmaktadır. Hemodiyaliz sırasında kullanılan katater her seferinde tekrar takılarak hastaneden çıkarken çekilmekte iken periton diyaliz kateterini ise yıllarca kullanılabilmektedir. Asıl önemli farklılık periton diyalizinin sürekli olarak uygulanması ile artık vücutta sıvı birikimi olmamakta ve bu nedenle hastaneye yatış zorunluluğu çok azalmakta ya da ortadan kalkmaktadır. Bu sayede hastaların yaşam kalitesi belirgin derecede artar. Ayrıca periton diyalizi hemodiyalize göre böbrekleri daha olumlu yönde etkilemektedir.
Dikkat edilmesi gerekenler
Periton diyalizinde en önemli konu genel temizlik kurallarına uymak ve periton boşluğuna sıvı doldururken ve boşaltırken ortamın temizliğine ve el temizliğine özen göstermektir. Aksi durumda peritonit denilen periton zarı iltihabı oluşabilir. Bu durum antibiyotik tedavisini gerektirir ve her peritonit atağı periton zarının geçirgenlik kalitesini bozacağından sık tekrarlayan peritonitler sonucu sıvı çekilmesinde sorun yaşanabilir. Bu durumun oluşmasını önlemek sadece temizlik kurallarına uymakla mümkündür.
Memorial Tıbbi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.
Güncelleme Tarihi : 10 Mart 2021
Yayınlanma Tarihi: 27 Haziran 2012