Omurganın sağa veya sola eğilmesi ile kendini gösteren skolyoz, doğumsal olabildiği gibi sonradan da gelişebilen ve hayat kalitesini ciddi ölçüde düşüren bir hastalık olarak tanımlanıyor. Skolyoza karşı erken dönemde önlem almak büyük önem taşırken gerekli tedavi uygulanmadığı takdirde ciddi sağlık problemleri de kaçınılmaz olabiliyor. “1-30 Haziran Skolyoz Farkındalık Ayı” kapsamında Memorial Ankara Hastanesi Omurga Sağlığı Ünitesi Başkanı Prof. Dr. Emre Acaroğlu, skolyoz ve tedavisi hakkında bilgi verdi.
Normal bir insan omurgasına yandan bakıldığında boyun ve bel bölgesinde bir miktar çukurluk (lordoz) ve sırt bölgesinde hafif bir kamburluk (kifoz) kabul edilebilecek derecelerde bulunmaktadır. Fakat önden veya arkadan bakıldığında normal bir omurgada eğrilik bulunmaz. Eğer var ise bu araştırılması gereken bir durumdur. Genellikle çocukluk döneminde tanısı konulabilen skolyozda bazen çok düşük dereceli eğrilikler çocuklukta fark edilmeyip erişkin dönemde de tanı alabilmektedir.
Bu durumlarda skolyozdan şüphelenin
1) Kişinin belinde veya sırtında asimetri varsa
2) Bir omuzu diğerinden daha yüksekse
3) Arkadan bakıldığında bir kürek kemiği diğerinden daha çıkık veya belirginse
4) Bir bacak diğerinden daha uzunmuş gibi görünüyorsa
5) Gövde veya göğüs kafesi bir tarafa kaymış görünüyorsa
6) Kişi öne doğru eğildiğinde gövdenin bir tarafındaki kaburgalar diğer tarafa göre daha yüksek kalıyorsa
7) Elbiseleri, bireyin üzerinde sürekli asimetrik bir şekilde duruyorsa omurga şekil bozukluğu olabileceğinden şüphelenilmelidir.
Bu belirtiler varsa skolyoz konusunda uzman doktora başvurulmalı
Skolyozdan şüphelenilmesi durumunda mutlaka skolyoz cerrahisi ile uğraşan bir ortopedi uzmanına başvurulmalıdır. Uzman doktor tarafından yapılan muayene ve röntgen incelemeleri ve gerekirse MR görüntülemesi sonrasında omurgadaki eğriliğin derecesi ve beraberinde eşlik eden başka omurga ve omurilik problemlerinin olup olmadığı saptanarak, hasta uygun bir tedavi planına dahil edilir.
Omurga eğriliğinin en hızlı ilerleyebileceği dönem yaşamın ilk beş yılı
Skolyozun ilerleyip ilerlemeyeceğini tahmin etmek her zaman kolay olmayabilir fakat ilerleme riskini artıran bazı faktörler mevcuttur. Özellikle mevcut omurga eğriliğinin en hızlı ilerleyebileceği dönem yaşamın ilk beş yılı ve ergenlik dönemindeki “hızlı boy uzaması” dönemidir. Bu dönemde saptanan eğriliklerde tanı koyulduğu andaki eğrilik yüksek dereceli ise düşük dereceli bir eğriliğe nazaran bu eğriliğin ilerleme riski daha fazladır. Özellikle idiyopatik skolyozda tedavi planını belirlerken göz önünde bulundurduğumuz kriterlerden birincisi çocuğun yaşı; ikincisi de eğriliğin derecesidir. Çocuğun yaşı tanı koyulduğu anda ne kadar küçük ise omurgadaki eğriliğin de büyüyüp ilerlemesi o oranda fazla olacaktır. İskelet gelişimini tamamlamış erişkin bireylerde eğriliğin ilerlemesi bu derecede belirgin ve hızlı olmamaktadır. O sebepten ötürü küçük yaşlarda ve özellikle ergenliğin hızlı boy atma döneminde skolyoz tanısı almış olan çocuklarda skolyoz çok yakından takip edilmelidir ki bu takip sürecinde eğriliğin ilerleme miktarına göre tedavi şeklinde değişikliğe gidilebilmektedir.
Tedavi kişiye özel planlanıyor
- Gözlem ve takip: Çok hafif dereceli eğriliklerde genellikle özel bir tedavi uygulamaksızın çocuğun da yaşını göz önünde bulundurarak eğrilikte herhangi bir ilerleme oluşup oluşmayacağını 4 veya 6 aylık periyodlarla yakından takip etmekteyiz.
- Korse: Orta dereceli skolyozlarda ise gene çocuğun yaşını göz önünde bulundurmak suretiyle korse tedavisi uygulamaktayız. Korse tedavisindeki esas amaç eğriliği korse ile düzeltmekten ziyade ilerlemesini önleyerek ileri dereceli bir skolyoz ortaya çıkmasının önüne geçmek ve hastayı ameliyattan kurtarmaktır.
- Cerrahi: İleri dereceli skolyozlarda ise cerrahi tedavi ile eğriliğin düzeltilmesi gerekmektedir.
Tedavi edilmeyen skolyoz farklı sağlık sorunlarına neden olabilir
Skolyozun tedavisine, sadece omurgadaki bir eğriliğin düzeltilmesi şeklinde bakmak eksik bir bakış açısıdır; çünkü omurgadaki şekil bozukluğu, eğriliğin derecesi belli bir dereceye ulaşınca (80 ila 100 derece) kaburgalar ve göğüs kafesinin şeklini de etkilemekte olup göğüs kafesi hacmini daraltabilmektedir. Özellikle büyüme çağındaki çocuklarda göğüs kafesi hacminin ileri derecede daralması akciğerlerin gelişimini olumsuz yönde etkileyip solunum yetersizliğine neden olabilmekte ve nadiren de olsa yaşamsal fonksiyonları tehdit eder hale gelebilmektedir. Yani skolyoz tedavisinde, omurgadaki şekil bozukluğunu düzeltmenin yanı sıra, gelişebilecek göğüs kafesi deformitelerinin önüne geçerek akciğer fonksiyonlarını da koruma altına almak tedavi hedeflerinin başında gelir. Bu sebeple, özellikle küçük yaşlarda skolyoz tanısı alan ve tedavi gerektiren durumlarda skolyoz tedavisinin uygulanmaması veya ertelenmesi hayati açıdan risk oluşturabilecek sonuçlar doğurabilir.
Güncelleme Tarihi : 10 Mart 2021
Yayınlanma Tarihi: 4 Haziran 2018