Yaşam kalitesini azaltan ve hayati kayıplara neden olabilen kan kanserleri yani lösemiler, yeni gelişen teknolojilerin kullanıldığı kök hücre nakli sayesinde kontrol altına alınabiliyor. Hastaların işlem sonrası kısa sürede iş ve sosyal yaşamına devam edebildiği kök hücre nakli avantajları ile dikkat çekiyor. Memorial Ankara Hastanesi Kemik İliği Nakli Merkezi’nden Prof. Dr. Türker Çetin ve Prof. Dr. Ferit Avcu, kan kanserlerinin tedavisinde kök hücre nakli hakkında bilgi verdi.
Hastalık hızlı seyrediyorsa haftalar içinde hayati kayıplara neden olabilir
Lösemiler, vücudun kan üretim sistemi olan kemik iliği ve lenfatik sistemi etkileyen, tedavi edilmezse ilerleyici seyir gösteren kötü huylu hastalıklardır. Lösemi; olgunlaşmış akyuvarların kontrolsüz artışına bağlı oluşursa kronik ve yavaş seyirlidir. Olgunlaşmamış akyuvarların kontrolsüz artışına bağlı gelişenler ise akut yani hızlı seyirli olarak tanımlanır. Hızlı seyirli olan kan kanserleri sıklıkla ani başlangıç gösterip özellikle 1-2 ay içerisinde klinik bulgu ve belirti verir. Bu nedenle kısa sürede tanı konulmalı ve en kısa sürede tedaviye başlanmalıdır.
Beklenmeyen kanamalar ve ciltte sık ortaya çıkan morarmalara dikkat!
Hızlı ve yavaş seyirli kan kanserlerinde bazı ortak belirtiler görülür. Kansızlığa bağlı olarak; solukluk, halsizlik, çabuk yorulma, efor sırasında nefes darlığı gibi yakınmalar oluşur. Ayrıca bağışıklık sisteminin zayıflaması nedeniyle hastalarda sık ve çoğu zaman antibiyotik tedavisine rağmen uzun süren enfeksiyonlar gelişir. Bunların yanı sıra; burun, diş etleri ve cilt altında beklenmeyen kanamalar, ciltte sık morarmalar ve toplu iğne başı büyüklüğünde, basmakla solmayan kırmızı döküntüler gözlemlenebilir. Kan kanserlerinin diğer belirtileri; iştahsızlık, kilo kaybı, enfeksiyon olmadan gelişen ateş, eklem ağrısı, diş etinde şişlik ve kemik ağrıları olarak sıralanabilir.
Akut kan kanserlerinin tekrarlamaması tedavi sonrası yakın takibe bağlı
Akut kan kanserlerinin tedavisinde ilk aşama ilaç (kemoterapi) tedavisidir. Tedavi hastalığın türüne göre iki veya üç aşamada uygulanır. İlk aşamada kanser hücrelerinin sayısının azaltılması, normal hücrelerin sayısının artırılması ve hastalığın belirtilerinin yok edilmesi hedeflenir. Bu aşama çok önemlidir ve tedavinin iyi yürütülmesi sayesinde erken dönemde hastalık kontrol edilebilir. Ancak bu aşama başarıyla tamamlansa bile hastaların büyük bir kısmında kanser hücreleri tekrar çoğalmaya başlayabilir ve hastalık tekrarlar. Kontrol sağlandıktan sonra hastalığın tekrarlamasını önlemek amacıyla pekiştirme olarak isimlendirilen tedaviler uygulanır. Pekiştirme tedavisi yine kemoterapötik ilaçlar veya kök hücre nakli ile yapılır. Ayrıca akut lenfoblastik lösemili (ALL) hastaların tedavisinde, hastalığın tekrarını önlemek için 2-3 yıl sürebilen idame tedavi dönemi vardır. Bu aşamalarda hastaların mutlaka yakın takibi gerekir. Hasta takibi mümkün olduğunca donanımlı kliniklerde ve steril odalarda uzman bir ekip tarafından yapılmalıdır.
Kan kanserlerinde en etkin tedavi kök hücre nakli
Kronik miyeloid lösemiler ise 2000 yılından itibaren büyük oranda tedavi edilebilmektedir. Hastalığı oluşturan mekanizma iyi bilindiğinden, tedavide mekanizmayı bozan ilaçlar kullanılmaktadır. Buna hedefe yönelik tedavi adı verilir. Miyeloid kökenli hücreler kemik iliğinde sürekli çoğalmakta, olgunlaşarak ya da olgunlaşamadan dolaşan kana çıkmaktadırlar. Bunu engelleyen ilaçlar ise hastaların büyük kısmında hastalık kontrolünü sağlamaktadır. Ancak bazı hastalarda oluşan ilave gen değişimleri bu kontrolü azaltır veya ortadan kaldırabilir. İlaçlarla kontrol altına alınamayan bu hastalarda ise en etkin tedavi yöntemi “allojenik kök hücre nakli”dir. Bu nakil, doku uyumlu kardeş, yakın akraba veya akraba dışı gönüllü bağışçıdan alınan kök hücrelerle yapılmaktadır. Yavaş seyreden kan kanserlerinden bir diğeri olan kronik lenfositik lösemiler (KLL) için erken evrelerde sadece destek amaçlı tedaviler verilir. İleri evrelerde veya yüksek riskli hastalarda ilaçlar veya hedefe yönelik antikorlar (immünoterapi) uygulanabilir. Kronik lenfositik lösemi, ileri yaş hastalığı olmasına rağmen 50 yaş öncesinde de görülebilmektedir. Yüksek riskli bu hastalarda da allojenik kök hücre nakli tedavi seçeneklerinden biridir.
Kök hücre nakli nedir?
İlaç tedavisi ile erken dönemde hastalığı kontrol altına alınanlarda, hastalığın tekrarlama riski yüksekse, elde edilen erken yanıtın devamlılığının sağlanması gerekir. Bu durumda seçeneklerden biri kök hücre naklidir. Kök hücre nakli; kişinin kendisinden (otolog) veya doku uyumlu kardeş, diğer yakın akraba veya akraba dışı gönüllü bağışçılardan alınan kök hücrelerle (allojenik) yapılmaktadır. Nakil için kök hücreler, vericiye anestezi uygulayarak kalça kemiğinden veya kök hücreleri uyarıcı ilaçlar kullanıldıktan sonra özel cihazlarla damardan çekilerek toplanır. Kök hücre nakli öncesi hastaya yüksek dozda ilaç ve/veya ışın (radyoterapi) tedavisi uygulanır. Bu aşamanın amacı hastanın vücudunda kalma ihtimali olan kanser hücrelerini yok etmek ve hastanın kemik iliğindeki hücreleri boşaltmaktır. Sonrasında nakil gerçekleştirilir. Uygun kök hücre vericisi bulunamayan hastalarda “otolog nakil” yapılabilir, ancak asıl etkili tedavi allojenik kök hücre naklidir. Nakil sonrası hastaların ciddi problemlerle karşılaşmaması için uzun yıllar takip edilmeleri gerekebilir.
Nakil için tam uygun verici bulamayanlar çaresiz değil
Son yıllarda tıp alanındaki teknolojik gelişmelere bağlı olarak tam uygun kök hücre vericisi bulunamayan ve yüksek tekrarlama riskine sahip hastalara kısmen uygun (%50-80 uyumlu) akrabalardan, “haploidentik” olarak isimlendirilen kök hücre nakli yapılabilmektedir. Haploidentik nakil ile hastalığın riskine bağlı olarak hastaların yaklaşık yarısında bir yıldan daha uzun süreli hastalık kontrolü ve yaşam sağlanabilmektedir. Ancak bu gruptaki hastaların doku uyumsuzluğu sonucu bağışıklık sistemleri baskılandığında, tam donanımlı ve deneyimli merkezlerde sıkı takibinin yapılması gerekmektedir.
Kök hücre naklinde uygun vaka seçimine dikkat edilmeli
Kök hücre nakli öncelikle genç, ilave sağlık sorunu olmayan orta ve yüksek riskli hastalara yapılmalıdır. Bazı hastalar tedaviye daha geç cevap vermekte ya da hastalıkları daha çabuk tekrarlamaktadır. Bu tip hastalardaki hastalığın tekrarlama riski bazı gen değişikliklerinin varlığı ile belirlenebilir. Gen değişikliklerinin incelenmesi sonucunda yüksek riskli olarak adlandırılan grupta yer alan hastalara (gençse ve ilave hastalığı yoksa) allojenik nakil yapılmalıdır. Tekrarlama riski düşük olan hastalarda; kök hücre nakli, yan etkilerin fazla olması ve bazen yaşamı tehdit eden yan etkiler gelişmesi nedeniyle ilk aşamada önerilmez. Ancak hastalığın tekrarlaması halinde kök hücre nakli uygulanır. Başlangıç tedavisi ile cevap alınamayan kan kanserlerinde ise allojenik nakil bir tedavi seçeneği olarak uygulanabilir.
Güncelleme Tarihi : 17 Nisan 2023
Yayınlanma Tarihi: 25 Mart 2015