Ruh sağlığını olumsuz etkileyen depresyon, kadınlarda erkeklere göre 2 kat daha fazla görülmektedir. Kadınlar, üreme hormonlarında değişim olduğu dönemlerde depresyona daha yatkın hale gelmektedir.
Yükleniyor
Ruh sağlığını olumsuz etkileyen depresyon, kadınlarda erkeklere göre 2 kat daha fazla görülmektedir. Kadınlar, üreme hormonlarında değişim olduğu dönemlerde depresyona daha yatkın hale gelmektedir.
Depresyon, gebelik döneminde de sık görülen bir durumdur. Gebelik dönemi kadının yaşamında doğal bir süreç olarak kabul edilse de; neşe, olgunluk ve mutluluğun yanında kaygılı bekleyiş ve stresli bir süreç de olabilir.
Memorial Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü uzmanları, gebelik dönemi depresyonu hakkında bilgi verdi.
Gebelik bir kadın için yalnızca mutluluk dönemi değil aynı zamanda ruhsal durum değişiklikleri nedeniyle ortayla çıkan kaygı ve depresyonun yaşanabildiği bir zaman dilimidir.
Depresyon, normal ve nörotik kişilerde hafif mizaç bozukluğu, huzursuzluk, bitkinlik, erken uyanma, kilo kaybı, iştahsızlık gibi belirtilerle ve kendini kınama, tepkisizlik, mutsuzluk, değersizlik hissi, intihar düşüncesi ya da girişimi gibi öznel belirtilerle karakterize olan, şiddetli bir hastalığa kadar uzanabilen geniş bir yelpazeyi içermektedir. Gelişmiş ülkelerde gebelikte görülen ruhsal problemlerle ilgili hastalıklar ciddi bir öneme sahiptir ve bu süreçte gebelerin psikolojik destek almaları sağlanmaktadır. Ancak gelişmekte olan ülkelerde bu önem oldukça sınırlı kaldığından, anne ve bebeğin sağlığı olumsuz yönde etkilenmektedir.
Gebelerin 5’te 1’i bu depresyon kriterlerinin bütününü tamamlar. Yani her beş gebelikten birinde depresyon görülmektedir. Ayrıca gebelerin %70’inde depresyon belirtileri görülmektedir. Çünkü depresyonun birçok belirtileri gebelik belirtileri ile karışmakta ve birçok gebeye bu tanı konulamamaktadır.
Özellikle genç anne adayları, anneliğin getireceği sorumluluk ve doğum korkusu gibi nedenlerle depresyona yakalanma açısından büyük risk altındadır. Ayrıca çocuk sayısı fazla olan, daha önce depresyon hikayesi olan, evlilik ile ilgili sorunları bulunan ve anneliğe hazır olmayan gebelerde bu sıklık daha da artmaktadır. Özellikle ailelerin onayı alınarak, kendi fikirlerine danışılmadan evlendirilen genç kadınlarda bu depresyon riski çok yüksektir. Gebe kalmadan önce antidepresan tedavisi alanların, gebe kaldıktan sonra kullandıkları ilaçların bebeği olumsuz etkileyeceğini düşünüp hekime danışmadan tedavilerini kesmeleri ise depresyonun alevlenmesine ya da tekrarlamasına neden olabilmektedir.
Gebelik depresyonu anne- bebek sağlığını olumsuz yönde etkilemekte ve hatta intihar girişimleri dahil olmak üzere anne ve bebeğin yaşamını tehdit etmektedir. Depresyon, müdahale edilmediği takdirde; düşük, gebelik hipertansiyonu, erken ve düşük kilolu doğum, bebek gelişiminde gerilik, anne karnında bebek ölümü, doğumda zorlanmaya bağlı sezaryen gibi birçok probleme neden olabilmektedir. Ayrıca gebelik döneminde depresyon tedavisi altında olmayan annelerin çocuklarında psikiyatrik yardım gerektiren duygusal dengesizlik, bağlılık sorunları ve intihar eğilimleri artmaktadır.
Gebelik sırasında antidepresan ilaç tedavisi, sakat doğum, bebekte ilaç zehirlenmesi ve çocuğun gelişiminin olumsuz yönde etkileneceği düşüncesi anne adayının ve doktorun endişelenmesine neden olmaktadır. Günümüzde gebelikte oluşan depresyonun da güvenli bir şekilde tedavi edilebildiği yapılan birçok çalışmada kanıtlanmıştır. Belirli birkaç antidepresan dışında birçoğunun bebeğe minimal yan etkilerle gebelikte güvenle kullanılabileceği artık bilinen bir gerçektir. Tabi ki her ilaçta olduğu gibi antidepresanlar da kesinlikle doktor kontrolünde kullanılmalıdır.
Memorial Tıbbi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.
Güncelleme Tarihi : 17 Kasım 2021
Yayınlanma Tarihi: 27 Kasım 2013
Detaylı bilgi için iletişime geçin.