İç salgı bezlerinden salgılanan hormon isimli maddeler kan yolu ile vücuda dağılarak uzak organlarda etkilerini gösteriyor. Ayrıca bu iç salgı bezlerinden kaynaklanan hormon eksiklikleri veya fazlalıkları bazı hastalıklara neden olabiliyor. Bu hastalıklara endokrin hastalıklar deniyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü’nden Doç. Dr. Nazlı Gülsoy Kırnap, endokrin hastalıklar ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Endokrin organları hangileridir?
Başlıca endokrin organları; hipofiz, tiroid, paratiroid, pankreas, böbrek üstü bezleri, kadın ve erkek üreme organlarıdır. Ancak günümüzde yağ dokusu da salgıladıkları birçok madde ile uzak organlar üzerinde metabolik etkileri olabilen bir endokrin organ olarak kabul edilebilir.
Hipofiz bezi nedir?
Hipofiz bezi beyin orta kısmında bulunan yaklaşık 1 cm’lik küçük ancak uzak organlar üzerinde etkisi büyük bir organdır. Bu bez hayati hormonlarımız olan kortizol ve tiroid hormonunun sentezlenmesini ve salgılanmasını sağlayan uyarı hormonları salgılar. Ayrıca büyüme hormonu, prolaktin, üreme hormonları, vücut su dengesini sağlayacak hormonların kontrolü de bu bez tarafından düzenlenir. Çeşitli farklı nedenlerle bu hormonların eksik ya da fazla salgılanmalarından dolayı farklı hastalıklar görülebilir.
Akromegali (devlik hastalığı) nedir?
Büyüme hormonunun fazla salgılanmasına bağlı gelişir. Nadir bir hastalıktır. Nedeni çoğunlukla hipofizde adenom adı verilen yumrusal oluşuma bağlıdır. Gelişimini tamamlamamış çocuk/ergenlik döneminde başlayan bir patoloji var ise anormal boy uzaması olur. Gelişim tamamlandıktan sonra oluşan patolojilerde boy uzamaz. Ellerde ayaklarda, kafa ve çenede büyüme ile bulgu verir. Baş ağrısı, görme bulanıklığı, görme alan kaybı olabilir. Erkek ve kadında cinsel isteksizlik ilk bulgu olabilir. Kadında adet düzeninin bozulması ile doktora başvurular daha sık olduğu için erken tanılar mümkün olabilir. Hastalığın sinsi seyri nedeni ile bulgular geç ortaya çıkar. Büyüme hormonunun kanda yüksek olduğu gösterildikten sonra uyumlu adenom saptanmış ise tedavisi cerrahidir. Cerrahi sonrası bazı hastalarda ilaç ve radyoterapi gerekebilir. Takibi hastalığın aşamasına göre belli aralıklar ile hayat boyudur.
Prolaktin yüksekliği nedir?
Prolaktin hormonunun temel işlevi doğum sonrası süt salgılamasına hazırlıktır. Gebelik durumu olmadan da prolaktin yüksekliği görülebilir. Hafif yükseklikleri; streste, meme başı uyarımında, cinsel ilişki sonrası olabilir. Bazı ilaçlara bağlı prolaktin yükseklikleri olabilir ve ilaç kesildikten sonra düzeyi normale düşer. Yüksekliğinin nedeni hipofiz adenomu olabilir. Hormon salgılayan en sık hipofiz adenomu prolaktin salgılayan adenomlardır. Prolaktin hormonu salgılayan bir adenom varlığında hastanın öncelikle medikal tedaviye uygunluğu değerlendirilir. Prolaktin salgılayan adenomların çoğu ilaç tedavisi ile tamamen düzelirler. İlaç tedavisine rağmen şifa sağlanamayan ve büyüklük itibariyle sorun oluşturma ihtimali olan hastalar cerrahi için uygun hastalardır.
Cushing hastalığı nedir?
Hayatın devamı için gerekli kortizol hormonunun normalden fazla salgılanması maalesef hayatı tehdit eden sorunlara neden olabilir. Nadir bir hastalıktır. Normalde kortizol, hipofizden salgılanan bir hormonun kontrolü ile böbrek üstü bezinden salgılanır. Hipofiz veya böbrek üstü bezlerinden kaynaklanabilecek bazı patolojilerde kortizol fazlalığı oluşur. Üst bölgeye birikmiş kilo alımı, belirgin deri çatlakları, ense kökünde yağ birikimi, kadında adet düzensizliği, erkekte cinsel işlev bozukluğu, anormal şeker ve kolesterol metabolizma bozuklukları, erken kemik kırığı kortizol yüksekliği bulgusu olabilir. Tanısı uzun ve zahmetli bir dizi hormonal test ile konulabilir. Bu testlerin yapılış sırası ve yorumlanması uzmanlık gerektirir. Hastalığın çeşitli aşamaları olabilir. Cerrahiye uygun olan hastalarda ameliyat ve sonrasında düzenli takipler gerekir.
Tiroid bezi nedir?
Tiroid bezi boyun ön bölgesinde cilt altında 20-40 gr ağırlığında bir organdır. Temel görevi tiroid hormonlarını sentezlemek ve salgılamaktır. Tiroid bezi hastalıkları toplumda sık görülen endokrin bozukluklarındandır.
Tiroidin fazla çalışması (hipertiroidi); bez kaynaklı ya da tiroid nodülü kaynaklı olabilir. Sıcak intoleransı, çarpıntı, anksiyete, iştah artması, istemsiz kilo kaybı, terleme görülebilir. Bazı durumlarda geçici hipertiroidi olabilir. Tedavi yaklaşımları hipertiroidinin cinsine göre birbirinden farklıdır. Hipertiroidi mutlaka tedavi edilmelidir. Uzun süren ve kontrolsüz hipertiroidi yaşamı tehdit eden kalp hastalıklarına neden olabilir. Gebelikte ortaya çıkan hipertiroidi bebek için sorunlara neden olabilir. Doğumdan sonra bebekte geçici tirooid bozuklukları görülebilir. Gebelik boyunca düzenli ve dikkatli takip gerektirir.
Tiroid bezinin az çalışması (hipotiroidi); hipertiroidiye göre daha sık görülür. Kilo alma, halsizlik, soğuğa karşı tahammülsüzlük, saç dökülmesi, performans düşüklüğü görülebilir. Tiroidin çok çalışmasına neden olan hastalıklara göre yönetimi daha kolay bir durumdur. Hipotiroidinin en sık nedeni Hashimoto hastalığıdır. Adını hastalığı ilk defa tanımlayan Japon bilim insanından almıştır. Tiroidin kronik otoimmün hastalığıdır. Tiroid bezine karşı otoantikor varlığı tanı koydurucudur. Tembel tiroide neden olabilir. Tembel tiroid ihtimali %10-20 dir. Hipotiroidi yapmadığı sürece medikal tedavi vermeye gerek yoktur. Gebelik döneminde hipotiroidi bebekte geri dönüşümsüz sinir sistemi ve gelişim geriliğine neden olabilir. Bu nedenle gebelikte gerekiyorsa ilaç kullanımı bebeğin sağlığı için çok önemlidir. Tiroidin az çalışmasından dolayı verilen hormon ilaçları mutlaka aç karna ve yemekten en az yarım saat önce alınmalıdır.
Tiroid nodülleri; tiroid bezinde genelde yuvarlak biçimli yumrulardır. Bunlar tek nodül olabileceği gibi çoklu (8-10 tane de olabilir) nodüller olabilir. Tiroidin nodülden kaynaklı büyümesi ‘’nodüler guatr’’ olarak adlandırılır. Tiroid nodülleri çoğunlukla iyi huyludur. İyi huylu olduğu biyopsi ile doğrulanmış nodüller ameliyat için bazı kriterler olmadıkça çoğunlukta takip edilirler. Nadir de olsa tiroid kanseri saptanan hastalar ameliyat edilir. Ameliyat sonrası hastalara ek medikal nükleer tedaviler gerekebilir. Belli aralıklar ile endokrinoloji takipleri gereklidir. Tüm tiroid bezi alınmış ise hayat boyu tiroid hormonu içeren ilacınızı mutlaka düzenli kullanmalısınız. Nodül olmadan da tiroid bezi boyutu artabilir. Bu ‘’guatr’’ olarak adlandırılır. Guatrın en sık nedeni iyot eksikliğidir. İyot eksik bölgelerde yaşayanlar diyetsel destekli iyot almalıdır. Ülkemiz “iyot eksik” bölgeler arasındadır. Doktorunuz ek uyarıda bulunmamış ve hipertiroidiniz yoksa mutlaka iyotlu tuz kullanmalısınız.
Paratiroid bezi nedir?
Tiroid bezinin arkasında 4 adet mercimek büyüklüğünde organcıklardır. Vücut kalsiyum sensörüdürler. Kalsiyum dengesini ayarlar. Fazlalığı ve eksikliği kalsiyum düzensizliğine neden olabilir. Kalsiyum vücut için birçok fonksiyonu olan önemli bir elektrolittir. Tanısı laboratuvar ve bazı radyolojik nükleer tetkikler gerektirebilir. Kalsiyum eksikliğine neden olan hastalıklarında halsizlik, kramp ritim bozuklukları olabilir. Kalsiyum fazlalığına neden olan hastalıklarında halsizlik, duygu durum bozuklukları, kas ağrıları olabilir. Paratiroid hormon eksikliklerinde ilaç tedavisi uygulanır. Başka hastalık veya hormon eksiklikleri paratiroid hormon fazlalığına neden olabilir. Bu durumda asıl etken ortadan kaldırılır. Paratiroid bezi kaynaklı hormon fazlalıklarının tedavilerinde hastaya göre ilaç tedavileri ve ameliyat uygulanabilir.
Pankreas bezi nedir?
Pankreas hem hormonal hem de sindirim görevleri olan; mide, karaciğer komşuluğunda olan bir organdır. Hormonal en önemli görevi insülin salgılamaktır. İnsülin salgılamasında yokluk ya da salgıladığı insülinin etkisinde bozukluk diyabet (şeker hastalığı)’e neden olur. Diyabet pandemisi dünyada sıklığı giderek artan önemli bir halk sağlığı sorunudur. Diyabet sakat bırakıcı ve ölümcül olabilen akut ve kronik komplikasyonlar ile seyreden kronik bir hastalıktır. İki tip diyabet vardır. Tip1 ve Tip 2 diyabet. Tip 1 diyabet daha erken yaşta görülür. Pankreasın salgıladığı insülinin tam yokluğu söz konusudur. İnsülin kullanmak hayatidir. Bu nedenle insülin bağımlı diyabet olarak adlandırılır. Tip 2 diyabet tüm diyabetlilerin %90‘ını oluşturur. Ailede diyabet öyküsü olan 40 yaşın üzerinde kilolu bireylerde bu tip diyabet riski 5-6 kat artmıştır. Tip 2 diyabetin en önemli nedeni kilo fazlalığı (obezite)’dir. Kilo almaz isek Tip 2 diyabet olma ihtimalimiz çok daha düşüktür. Diyabet tanısı almış isek bu hayat boyu devam eder. Kan şekerimiz ne kadar hedef aralıklarda tutulursa diyabetin istenmeyen komplikasyonları o kadar az görülür. Komplikasyonlardan korunmak ve kan şekerini yönetmek için her diyabetik birey mutlaka düzenli diyabet eğitimi ve bakımı almalıdır. Diyabet tedavisinin temel prensibi dengeli ve doğru diyet yapmaktır. Dengeli ve doğru beslenme ve fiziksel aktiviteyi içeren yaşam tarzı değişikliği mutlaka uygulanmalıdır. Günümüzde diyabete yönelik geliştirilen ilaç tedavileri her hastaya göre özelleştirilerek uygulanmaktadır. Hastalığın aşamasına, ek organ hasarının varlığına göre uzman hekimce düzenlenir. Gelişebilecek sakat bırakıcı/ölümcül komplikasyonların önceden farkında olunması için her diyabetik birey düzenli sağlık kontrollerine devam etmelidir.
Adrenal (böbrek üstü) bezi
Adrenal bezler her iki böbreğin üstünde yer alan iki küçük organdır. Böbreğin kanı süzme fonksiyonundan bağımsız ayrı endokrin organlardır. Böbrek üstü bezinden çeşitli hormonlar salgılanır. Bu hormonlar yaşam için gerekli fonksiyonlarımızı yönetir. Vücut sıvı elektrolit, kan şekeri, tansiyon düzenini sağlamada etkileri vardır. Fazla hormon salgılamasından kaynaklanan hastalıklarında; tansiyon, şeker, kolesterol yüksekliği, kemik erimesi, kadınlarda kıllanma fazlalığı, adet düzensizliği, çarpıntı, ateş basması, kilo alma görülebilir. Hormon eksikliklerinden kaynaklanan hastalıklarında ciddi halsizlik, yorgunluk, kilo kaybı, ciddi tansiyon düşüklüğü görülebilir. Hastalık ile ilgili bulgular birçok hastalık ile karışabileceğinden hekimin şüphesi ve destekleyici laboratuvar tahlilleri ile tanıları konur. Böbrek üstü bezinde hiçbir şikâyete neden olmayan yumrusal oluşumlar (adenom) olabilir. Genellikle başka bir nedenle yapılan radyolojik tetkiklerde rastlantısal saptanır. Rastlantısal görüntüleme yöntemleri ile saptanan böbrek üstü bezi tümörlerinin %85 i zararsızdır. Hormonal değerlendirmeleri be büyüyüp büyümedikleri endokrinolog tarafından değerlendirilip takip edilir.
Üreme organları
Kadın ve erkek cinsiyet hormonları kadın ve erkek yumurtalıklarından (kadında over erkekte testis) salgılanır. Bu bezlerin doğumsal hormon eksiklikleri cinsiyet gelişim geriliğine neden olur. Sonradan bazı hastalıklara ya da ameliyata bağlı eksiklikleri cinsiyete özel karakterlerde gerilemeye neden olabilir. Cinsel isteksizlik, kısırlık, kadında adet bozukluğu, erkekte sertleşme-boşalma sorunu, sakal ve vücut kullarında azalma, kas dokusunda azalma yağ dokusunda artma, erken kemik erimesi ve buna bağlı kırıklar görülebilir.
Polikistik over sendromu (PCOS)
Kadında adet düzensizliği, kıllanma artışı veya laboratuvarda erkek tipi hormonların arttı ve yumurtalıklarda çoklu kistik oluşumların olduğu durumların birkaçının birlikte bulunduğu klinik antitedir. Bu sendromda kişiler kilo almaya insülin direncine eğilimlidir. Kilo fazlalığı olmadan da bu sendromda insülin direnci görülebilir. Adet düzensizliği, kıllanma artışı, sivilcelenme şikâyetleri sıktır. Üreme çağında adet düzensizliği, kısırlık i problem önemli iken ilerleyen yaşlarda metabolik etkileri baskın hale gelir. Metabolik etkileri kronik insülin direnci ve bunun yok açabileceği diyabet, kalp damar hastalıklarına eğilimdir. Tanıda PCOS ile karışabilecek hastalıkları ayıt etmek çok önemlidir. Bulguları birçok hastalık ile karışabilir. Tedavisinde kilo fazlalığı var ise mutlaka diyet egzersiz ile hedef kilo sağlanmalıdır. Adet düzensizliği, insülin direnci ve kıllanma artışı için medikal tedaviler ve beraberinde kıllanma artışı için mekanik (epilasyon teknikleri) uygulamalar tedavide kullanılır.
Obezite
Günümüzde yüksek kalorili, kolay ve hızlı gıda tüketimi ve harcamamız gereken enerjinin azalması ile obezite sıklığı giderek artmaktadır. Obezite kozmetik ve mekanik istenmeyen etkileri dışında aynı zamanda kronik hastalıklara yol açabilecek metabolik bir sorundur. Yağ dokusundan salgılanan birtakım maddeler (adipositokinler) hormonlar gibi uzak dokularda etki gösterir. Diyabet, karaciğer yağlanması (basit yağlanmadan karaciğer sirozuna kadar ilerleyebilir), kalp damar hastalıkları (kalp krizi, felç, bacaklarda damar tıkanıklıkları) obeziteden kaynaklanan en önemli kronik hastalıklardır. Sakat bırakıcı ve ölümcül olabilecek bu hastalıkların komplikasyonları ile uğraşmak ciddi efor gerektiren, maliyetli bir sağlık sorunudur. Obezitenin önlenmesi ile tüm bu komplikasyonları önlemek mümkündür. Obezitenin günümüzdeki etkin tedavisi; uygun diyet ve egzersizi içeren yaşam tarzı değişikliğidir. Obezitenin yönetiminde diyet egzersizin yanı sıra uygun hastalarda medikal tedavilerin ve cerrahi yöntemlerin başarılı sonuçları vardır.
İnsülin direnci
Yağ dokusuna artık metabolik etkileri olan endokrin bir organ denilebilir. Kilo aldıkça yağ dokusundan salgılanan adipositokinler artar. Bu maddeler insülinin etki ettiği dokularda etkinliğini göstermesini bozar. Etkisi engellenmiş insüline karşı vücut bu durumla baş etmek için daha fazla insülin salgılamak zorunda kalır. İnsülin yapıcı/büyütücü bir hormondur. Artan insülinin yağ dokusunda daha çok yağlanmayı kolaylaştırıcı etkileri olur. Kısır döngüye neden olur. Artan insülin salınımı bir süre sonra kompanse edilemez hale gelir diyabet ortaya çıkar. İnsülin direnci artan yağ dokusu nedeniyle ortaya çıkar. Problemi çözmenin yolu kilo vermektir.
Güncelleme Tarihi : 13 Haziran 2024
Yayınlanma Tarihi: 30 Kasım 2022