Anne adaylarının en merak ettiği konuların başında “doğum şekli” gelir. Hatta öyle ki kadın hastalıkları ve doğum uzmanları doğum şeklini konuşmak için ilk haftaların çok erken olduğunu söylerken, kimi anne adayları doğal doğum, bazıları da sezaryen yöntemi ile bebeğini dünyaya getirmek istediğini dile getirir. Doğum şekli şüphesiz anne adayının hayatının en eşsiz deneyimlerden biridir. Ancak 40 haftalık uzun bir süreci keyifle geçirmek ve bu dönemde hem bebeğiniz hem de kendi sağlığınız için gebeliği adım adım takip edip, doktorunuzla doğum şekline karar vermeniz daha iyi olabilir.
Doğum çeşitleri nelerdir?
https://www.youtube.com/embed/fWOaX1tbk3Y
Doğal Doğum (Normal doğum) nedir?
Gebeliğin 37-42. haftaları arası doğum gerçekleşebilir
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), tanımına göre doğum, kendiliğinden başlar, doğum eylemi başlangıcında risk düşük olur ve doğum süresince de bu şekilde devam eder. Gebelik ortalama 40 haftadır. Çoğul gebeliklerde doğum daha erken haftalarda da gerçekleşebilir. Tamamlanmış gebeliğin 37-42 haftalar arasında anne adayının rahminde kendiliğinden başlayan kasılmalarla bebek çoğunlukla baş gelişi ile doğar. Doğum yöntemi belirlenirken anne adayı ve doktorun işbirliği içinde olması oldukça önemlidir. Doğum çeşitlerinin en yaygın olanlarından vajinal doğum, planlanmış ve/veya planlanmamış sezaryen, epidural doğum ve suda doğum önerilmektedir.
https://www.youtube.com/embed/U356_hPNzVE
Her “vajinal doğum” doğal doğum olmuyor
Doğum, doğal bir süreçtir. Annenin kendiliğinden oluşan sancılarıyla bebeğin vajinal yoldan doğmasıdır. Gerçek doğum sancılarının en önemli özelliği düzenli aralıklarla oluşmasıdır. Doğum eylemi bazen birkaç saat içinde biter, bazen de anne adayının fiziksel ve duygusal dayanıklılığını test ederek eylemi uzatabilir. Her vajinal doğum normal-doğal doğum değildir. Bir vajinal doğumun normal olabilmesi için doğum eyleminin pürüzsüz seyretmesi ve doğum sonunda annenin ve bebeğin sağlıklı kalması şartı vardır.
Doğal doğumun avantaj ve dezavantajları
Doğal doğumun en önemli avantajı doğal ve fizyolojik olmasıdır. Doğum sonrası anne birkaç saat içinde normal aktivitesine dönebilmekte, çok kısa sürede bebeğini emzirmeye başlayabilmekte, hastanede kalış süresi son derece kısa olmaktadır. Bu avantajların yanı sıra vajinal doğumun bazı riskleri de vardır. Bu riskler anne ve bebek açısından ikiye ayrılmaktadır.
Doğal doğuma anne adayının penceresinden bakarsak…
Bebeğin başı (ya da makat kısmı) hazneden çıkınca perine bölgesinin aşırı gerilmemesi ve düzgün olmayan ve derin yırtıklarla sonuçlanmaması için epizyotomi dediğimiz bir kesi yapılabilir. Epizyotomi açılmadığı durumlarda özellikle ilk doğumlarda yırtık meydana gelebilir. Oluşan bu yırtığın büyüklüğü baş çıkarken doktor tarafından uygulanan perine koruma tekniğine, anne adayının doğum sayısına, perinenin yapısal özelliklerine ve bebeğin başının (ya da makat) yapısal özelliklerine bağlıdır. Oluşan yırtıklar genellikle yüzeyeldir. Ancak bazı durumlarda, özellikle perine dokusunun sert olduğu ve/veya bebeğin baş çevresinin nispeten büyük olduğu, epizyotominin açılmasının gecikmesi ya da hiç açılmaması durumlarında anne haznesinin derinliklerine kadar giden, bağırsak duvar ve makat kaslarının yırtılmasına, yapısının bozulmasına, sinir zedelenmesine kadar varabilen yırtıklara neden olabilmektedir.
Zor doğum, anne haznesinin gerektiğinden fazla gerilmeye maruz kalması, oluşan yırtıklar sonucu kadınlarda idrar kaçırma, dışkı tutamama, idrar kesesi ve bağırsak duvarı sarkması şikayetleri ortaya çıkmaktadır. Bu yüzden epizyotomi açılmasının gerekli olmadığı yönünde karar verilirken kar/zarar oranı hesaba katılır ve oluşacak yırtık açılacak kesiden daha kötü olacaksa epizyotomi açılır. Diğer amacımız da perinenin estetik görüntüsünü mümkün olduğunca korumaktır.
Doğal doğuma bebeğin penceresinden bakarsak…
Bebek açısından risklerimiz sırasında yolunda giderken birden bebek strese girebilir, kalp atımları yavaşlayabilir. Bu nedenle normal doğum mutlaka hastane koşullarında ve en kısa sürede ameliyathaneye geçilecek bir ortamda yapılmalıdır. Normal doğumda en çok korkulan, nadir de olsa gelişen durumlardan biri de, iri bebeklerde daha sık görülen bebeğin omuzunun takılmasıdır. Bu da bebekte kalıcı sinir hasarına, bebeğin hayati tehlikesiyle sonuçlanan durumlara sebep olabilmektedir.
Doğum şeklini belirleyen faktörler
- Doğum eyleminin uzaması
- Düzenli veya düzensiz kasılmalara rağmen rahim ağzının açılmaması
- Bebeğin anne rahmindeki duruş değişkenlikleri
- Dar leğen kemiği
- İri bebek şüphesi
- Bebeğin başının (veya makatının) çıkımda zorlandığı olgular
- Anne adayının sistemik veya gebeliğe bağlı hastalıkları
- Aktif kanama durumları
Sezaryen doğum nedir?
Sezaryen doğum, klinisyen ve hastanın karından doğumun vajinal doğumdan anne veya bebek için daha iyi bir sonuç sağlayacağına inandığımız durumlarda yapılır. Son yıllarda sezaryen doğumlarda çok büyük bir artış göze çarpmaktadır. Bu artışta en önemli faktör anne adaylarının normal doğum korkusu ve kendi isteklerine bağlı tercih etmeleridir.
Sezaryen kararını belirleyen etmenler
Sezaryen kararın alınmasında en etkili neden doğum eyleminde ilerlemede başarısızlık, güven vermeyen bebek durumu, bebeğin anne karnındaki duruş değişkenlikleri oluşturmaktadır. Bu durumlara ek olarak; bebeğin eşinin anormal yerleşimi (plasenta previa), vajinal doğum sırasında önemli derecede bebeğe geçiş riski yüksek olan anne adayında mevcut enfeksiyon, iri bebek şüphesi (şeker hastalığı olmayan kadınlarda 4.5 kg, şeker hastalığı olanlarda 4 kg), vajinal doğumda mekanik tıkanma (örneğin, miyom, büyük kitle), leğen kemiği kırığı, bebeğin kafasındaki boşluklara fazla sıvı birikimi, rahim yırtılması, rahim duvarını içeren cerrahi girişimler, kordon sarkması sayılabilir.
Sezaryen bebek açısından riskleri en aza indiriyor
Türkiye’de ortalama sezaryen oranı %55-60’lardadır. Elbette vajinal doğum yapmak diye tek bir seçenek yoktur. Ancak anne ve bebek sağlığını değerlendirerek riski en düşük doğum şeklini belirlemek ideal olandır. Normal doğum veya sezaryen, her ikisi de masum değildir. Her iki yöntemin de kendine göre olumlu ve olumsuz sonuçları vardır. Sezaryenin en önemli avantajı bebek açısından riski en aza indirmesidir. Anne açısından normal hayatına dönmesi genelde 3-4 gün kadar sürmektedir. Ameliyat sonrası rahim kasılmalarına bağlı olarak normal doğuma göre ağrılar daha fazla ve uzun sürebilmektedir. Her ameliyatın riskleri gibi sezaryen doğum riskleri sırasında yara yeri enfeksiyonu, büyük damar, komşu organ yaralanmaları, sezaryen doğum sonrası yara yerinde fıtık oluşumu yer alır.
Epidural doğum nedir?
Anne adaylarımızın en önemli isteklerinden biri doğumun ağrısız geçmesidir. Bunu da sağlamak için epidural doğum çeşidi vardır.
Prenses doğumda ağrı tamamen yok edilmiyor
Normal doğum kararı alınan anne adayında doğum eyleminin aktif fazı başlamadan önce bel kısmından özel bir iğne ile girilerek omuriliği saran zarın dışındaki bölgeye takılan bir kateterden ağrı kesici madde verilerek belden aşağısının duyu hissi engellenir. Ağrısız doğuma halk arasında prenses doğum da denilmektedir. Epidural anestezi, genellikle doğum eylemi ve doğum için eşsiz bir ağrı kontrolü sağlar. Ancak bu durum ağrıyı tamamen yok ettiği olarak algılanmamalıdır. Birçok çalışmada epidural analjezinin doğum eylemini uzattığı ve doğum eyleminin başlatılmasına sebep olan oksitosin hormonunun uyarım gereksinimini arttırdığı bildirilmiştir. Epidural doğumda eylemin aktif fazının uzaması nedeniyle girişimsel doğum gereksinimini de arttırabilir.
Epidural doğumun dezavantajları
Epidural doğumda ağrının hissedilmemesi avantaj olarak değerlendirilse de dezavantajlarından olan rahmin, bağırsakların ve idrar kesesinin kasılmasının zayıflaması ve/veya durması nadir olmakla ciddi sıkıntılara da yola açabilmektedir. Epidural doğumda rahim kaslarının gevşemesine bağlı olarak hayati kanama olabileceği, bu durumun devam etmesi halinde hastanın rahmini kaybetmesi, idrar kesesinin kasılmaması durumunda 7-10 gün sonda takılması gerektiği, epidural anestezi işlem sırasında dura zarı delinirse beyin omurilik sıvısı kaçağı olacağı için kendiliğinden iyileşme süresinde 1 hafta boyunca şiddetli baş ağılarının olma ihtimali vardır.
Suda doğum nedir?
Doğum çeşitlerinden bir diğeri suda doğumdur. Suda doğum, bir küvet ya da havuzun ılık su (37 C) ile doldurularak doğumun yapılmasıdır. Suda doğumun esas teorisi, bebek zaten 9 aydır amniyotik sıvı kesesi içerisinde olduğundan benzer bir ortamda doğumun bebek için daha yumuşak ve anne adayı için daha az stresli olması olarak tarif edilebilir. Ilık su dinlendirici ve rahatlatıcıdır. Doğum eylemi aşamalarında su, kadının enerjisini arttırır, yüzdürme etkisi ile annenin vücut ağırlığını azaltır, serbest hareket etmesini sağlar. Yüzdürme, rahmin daha iyi oksijenlenmesine, anne için daha az ağrı ve bebek için daha fazla oksijen ile sonuçlanan verimli rahim kasılmalarına ve kan dolaşımını artırmaya yarar. Su, strese bağlı hormonları azaltır, annenin vücudunun ağrı kesici işlevi gören endorfinleri üretmesine izin verir. Aynı zamanda su perinenin daha elastik ve gevşemesine neden olarak, yırtılma sayısını, şiddetini, epizyotomi ve dikiş ihtiyacını azaltır. Doğum eyleminde olan kadın fiziksel olarak rahatlarken, doğum süresine odaklanma yeteneği ile zihinsel olarak odaklanabilir, kaygıları ve korkuları azaltabilir. Bebek için olan faydaları amniyotik keseye benzer bir ortam sağlayarak doğum stresinin azaltabilir.
Suda doğumun da riskleri var
Son yıllarda, suda doğum popülaritesi arttıkça, suda doğumun riskleri hakkında çok az araştırma yapıldığı kararına varılmıştır. Avrupa’daki bazı çalışmalar, suda doğum ile geleneksel normal doğum arasında benzer yenidoğan ölüm oranları olduğunu göstermiştir. Araştırmalar sonucunda yazılan bir makaleye göre, su annenin kanına girdiğinde ortaya çıkan teori, bir sıvı embolisi, göbek kordonu koparsa hava emboli riski olabilir. Çocuk doktorları tarafından yapılan çalışmalarda yenidoğanda akciğer enfeksiyon hastalıkları oranlarının anlamlı olarak arttığı bulunmuştur.
Suda doğum hangi durumlarda yapılmaz?
Genital herpes (uçuk), aşırı kanama, bebek makat geliş, anne enfeksiyonu, erken doğum riski, ikiz gebelik, şiddetli mekonyum yani bebeğin dışkısını yapma durumu söz konusuysa suda doğum önerilmez.
Sağlıklı ve konforlu bir doğum için…
Tatmin edici bir doğum deneyimi yaratmak için anne adayının doğum deneyimi ile ilgili memnuniyetini belirlemede önemli 4 faktör vardır; kişisel beklentiler, aldığı desteğin kalitesi ve miktarı, personel-hasta ilişkisi (örneğin saygı, empati, iletişim, bakımın devamlılığı) ve karar verme sürecine kendisinin de dahil olmasıdır. Doğum hazırlık sınıfları kurularak, kadınların ve eşlerinin doğum eylemi ve doğumda neler bekleyecekleri konusunda bilgilendirilir ve doğum deneyimi için kişisel planlar geliştirmek üzere bir temel sağlanır. Doğum ve doğum hazırlıklarının çoğu hamilelik ilerledikçe doğal olarak gerçekleşir.
Kadınların yaşamında çok önemli bir deneyim olarak görülen çocuğunun doğumu ve kadının bu dönemdeki memnuniyeti, annenin, bebeğin sağlığı ve olumlu aile ilişkileri açısından da son derece önemlidir.
Doğum Sırasında Yapılması Gerekenler Nelerdir?
Normal doğumlarda yani vajinal doğumlarda su ve lekelenme sonrası doğuma kadar belirli bir süre bulunur. Yaklaşık 10 saat kadar süren bu doğuma bekleme süresi anne adayları arasında değişkenlik gösterebilir. Doğumu bekleme süresinde anne adayı hareket etmelidir. Duş alabilir, pilates topu ile uygun görülen hareketleri yapabilir ve yürüyüş yapabilir.
Doğum Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?
Doğumdan 24 saat sonra anne ve bebek taburcu edilebilir. Doğum sonrası bebeğe yapılması gerekli görülen bazı testler bulunur. Doğum sonrası dikkat edilmesi gerekenler kısaca şunları içerir;
- Doğum sonrası emzirmenin rahat gerçekleşmesi ve lohusalık adaptasyon için anne rahat, sakin ve pozitif olması oldukça önemlidir. Doğum sonrası birkaç gün içerisinde anne sütü artış gösterir. Göğüslerde fazla kalan süt, anne için ateş nedeni olabilir. Uygun bir pomya veya cihaz yardımı ile süt sağılabilir. Lohusalık dönemlerinde emzirme süreci zorlayabilir. Burada sakin ve pozitif kalarak çevrenin anneye destek vermesi sürece adaptasyon için önemlidir. Doğum sonrası emmeyi red eden bebeklerde aç alınmaması için akıllara hemen alternatif çözüm olarak mama verilmesi gelebilir. Ancak böyle durumlarda öncelikle hekime danışılmalıdır.
- Lohusalık döneminde yeteri kadar dengeli ve düzenli beslenme gereklidir. Fazla süt gelmesi için abartıya kaçınılarak her besin tüketilmemelidir. Ara öğünler atlanmamalıdır. Protein açısından zengin besinler, yeteri kadar meyve ve sebze tüketimine özen gösterilmelidir. Gaz yapıcı besinlerden kaçınılmalıdır.
- Doğum sonrası hijyen önemli olduğundan vajinal kanamalara karşı ped seçimi ve kullanımı gereklidir. Emzirme nedeni ile meme ucunun temizliği ve bakımı da alınması gereken hijyen hususları arasında yer alır.
- Bebeğin dünyaya gözlerini açtığı o ilk anlarda hemen yıkanması önerilmez. Bebeğin dış ortamın ısısına alışması ve bebeğin sağlığı için üzerinde bulunan koruyucu tabakanın biraz daha kalması önerilir.
- Sezaryen doğumlar sonrası anne ne kadar hareketli olursa iyileşme süreside o kadar kısalır.
- Erkek bebeklerde doğum sonrası bir problem yoksa yenidoğan sünneti yaptırılabilir.
- Taburculuk sonrası bebek eve giderken kucakta değil, araba koltuğunda yatırılmalıdır.
Memorial Tıbbi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.
Güncelleme Tarihi : 26 Ağustos 2024
Yayınlanma Tarihi: 25 Haziran 2019