Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen ve toplumda çok yaygın olarak görülen diyabet, neredeyse salgın halinde artıyor. Dünyada her 10 saniyede 3 insanda diyabet gelişirken, her 6 saniyede 1 insan diyabet nedeniyle hayatını kaybediyor. 5 kişiden 1’nin diyabet hastası olduğu Türkiye’de ise artış oranı yıllar içinde %90’lara kadar varıyor. Memorial Şişli Hastanesi Endokrinoloji Bölümü Uzmanları, “diyabet hastalığı ve dikkat edilmesi gerekenler” hakkında bilgi verdi.
Diyabet tüm vücudu etkiliyor
Diyabet, insülin eksikliği ya da insülinin etkisini gösterirken oluşan yetersizlikler nedeniyle vücudun karbonhidrat, yağ ve proteinlerden yeterince yararlanamadığı kronik bir metabolizma hastalığıdır. Tüm hücrelerin ve dokuların dolayısıyla bütün sistemlerin etkilendiği diyabet hastalığında, sürekli tıbbi bakım gerekmektedir. En tipik şikayetler çok su içme, idrara çıkma ve iştah artışı olarak bilinmektedir. Ancak şikayetler kilo kaybı, bulanık görme, idrar yolu enfeksiyonları, mantar enfeksiyonları, kadınlarda genital organların tekrarlayan ya da dirençli enfeksiyonları; erkeklerde cinsel işlev bozuklukları, kaşıntı, ciltte kuruma, yorgunluk, ayaklarda ellerde uyuşma ve yanmalar gibi çok geniş bir yelpazede yer alabilmektedir.
Salgın gibi artıyor
Dünyada ve Türkiye’de çok yaygın bir hastalık olan diyabetin sıklığı neredeyse salgın halinde artmaktadır. Dünyada her 10 saniyede 3 insanda diyabet gelişmekte ve her 6 saniyede 1 insan diyabet nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre 2013 yılında dünyada tahmini diyabetli sayısı 382 milyon ve tanı konmamış hasta sayısı 175 milyondur. Bu rakamın 2035 yılında 592 milyon olacağı tahmin edilmektedir. Türkiye’de 1997 ile 2010 verileri karşılaştırıldığında diyabet sıklığının %90 arttığı görülmektedir. 2010 itibarıyla Türkiye nüfusunun %13,7’sinin diyabetli olduğu; sıklığın erkeklerde %12,4 iken kadınlarda biraz daha yüksek olup %14,6 olduğu görülmektedir. Bazı yörelerde sıklık %20’ye kadar ulaşmaktadır.
Kan şekerinizi kontrol ettirmeyi ihmal etmeyin
Kan şekeri ölçümleri ve şeker yüklemesi ile diyabet tanısı konulabilmektedir. En az 8 saatlik açlıktan sonra bakılan açlık kan şekeri (AKŞ) ya da yemek sonrası ikinci saat bakılan tokluk kan şekeri (TKŞ) diyabet teşhisi için fikir vermektedir. Gün içinde aç tok dikkate alınmadan rastlantısal olarak bakılan kan şekeri değeri de diyabet teşhisinde kullanılmaktadır. Diyabet teşhisi koyabilmek için alınan bu değerlerin birkaç ölçüm ile teyit edilmesi gerekmektedir. Kan glikozunun 1-3 ay arası değerlerinin ölçümünü yapan HbA1c denilen tetkikle de diyabet tanısı koyulabilmektedir. Bilinen diyabeti olmayan ancak diyabet riski taşıyan kişilerde genellikle 75 gram glikoz kullanılarak şeker yükleme testi (OGTT; oral glikoz tolerans testi) yapılabilir.
Kilo kontrolünüzü kaybetmeyin
Diyabette en önemli risk faktörü şişmanlıktır. Dünyada genel olarak kabul gören “beden kitle indeksine” göre şişmanlık kategorize edilir. Buna göre şişman yani obez veya fazla kilolu, özellikle santral obezitesi yani bel çevresi belirlenen oranların üzerinde olan kişilerde, 40 yaşından itibaren; başka herhangi bir risk faktörü aranmaksızın; 3 yılda bir diyabet taraması yapılmalıdır. Ancak fazla kilolu ancak şişman olmayan kişilerin, aşağıdaki risk gruplarından birine mensup olmaları halinde, daha genç yaşlardan itibaren ve daha sık araştırılmaları gerekir.
Kişi şişman ise 40 yaşından itibaren diyabet için rutin taranmalı; fazla kilolu ya da tombul ise aşağıdaki sorulardan birinin bile cevabı evet ise yine şeker hastalığı için araştırılmalı; takibe alınmalıdır.
- Birinci ve ikinci derece yakınlarınızda diyabet var mı?
- İri bebek (doğum tartısı 4000 gr ve üzerinde bebek) doğurdunuz mu?
- Daha önceki gebeliklerinizde “gebelik diyabeti” tanısı aldınız mı?
- Hipertansiyonunuz (kan basıncı: KB ≥140/90 mmHg) var mı?
- Dislipideminiz (HDL-kolesterol ≤35 mg/dl veya trigliserid ≥250 mg/dl) var mı?
- Daha önce şeker yükleme testi yaptırdınız ve “bozuk değerler” olduğu söylendi mi?
- Polikistik over sendromu (PKOS) olduğunuz söylendi mi?
- Herhangi bir damar (kalp, beyin, kol bacak damarları) hastalığınız var mı?
- Doğduğunuzda doğum tartınız 2500 gr altında mı imiş?
- Sedanter yani fiziksel aktivitenin minimum seviyede olduğu, hareketsiz bir yaşam tarzınız mı var?
- Doymuş yağlardan zengin ve posa miktarı düşük gıdalardan oluşan “sağlıksız” bir beslenme alışkanlığınız mı var?
- Psikiyatrik bir hastalığınız var ve bunun için ilaç kullanıyor musunuz?
Memorial Tıbbi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.
Güncelleme Tarihi : 10 Mart 2021
Yayınlanma Tarihi: 7 Kasım 2016