Amino asitler, insan vücudunda protein yapımı, hormon ve nörotransmiter sentezi gibi yaşamsal süreçlerin devam edebilmesi için gerekiyor. Proteinlerin yapı taşı olan 20 aminoasidin 8’i besinler yoluyla alınırken, insan vücudu bu amino asitlerden 12 tanesini üretebiliyor. Eksikliğinde vücutta pek çok sorun ortaya çıkan amino asitlerin, takviye şeklinde değil besinler yoluyla alınması önem taşıyor. Memorial Kayseri Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü Uzmanları, amino asitlerle ilgili bilgi verdi.
Amino asit nedir?
Proteinleri oluşturan önemli yapıtaşları olan amino asitlerin 20 farklı çeşidi vardır. Proteinler, vücut tarafından sindirilerek amino asitlere bölünür. Bunlar proteinlerde yerleşik oldukları için ‘proteinojenik amino asitler’ olarak adlandırılır. Kimyada bir amino asit hem amin hem de karboksil fonksiyonel gruplar içeren bir molekül olarak tanımlanır. Ayrıca proteinojenik olmayanlar proteinlerin içinde değerlendirilmeyen amino asitlerdir. Örneğin tiroit hormonu tiroksin veya bakteri hücresi yapı malzemesi glutamattır.
Amino asitler nelerdir?
Farklı amino asit türleri, vücudun amino asitlere ne için ihtiyaç duyduğuna bağlı olarak farklı moleküler yapılara sahiptir ve proteinler bileşenlerine ayrılır. Beslenme konusunda 3 grup amino asit vardır.
Esansiyel amino asitler
İnsan vücudunda üretilmez. İçeriğinde bu amino asitlerden bulunan bazı besinler şunlardır;
- Sığır etinde bulunan treonin
- Tavuk etinde bulunan lisin
- Tavuk ve sığır eti ile yumurtada bulunan valin, lösin, izolösin
- Bezelye ve kabak çekirdeğinde bulunan fenilalanin
- Soya fasulyesinde bulunan triptofan
- Somonda bulunan metionin.
Şartlı olarak dağıtılabilir amino asitler
Vücutta diğer amino asitler sayesinde üretilir.
- Balıkta bulunan histidin
- Bezelye, yer fıstığı ve kabak çekirdeğinde bulunan arginin
- Tavuk, sığır eti ile yumurta ve sütte serin, tirozin, sistein.
Dağıtılabilir amino asitler
Bu amino asitleri vücut kendisi üretmektedir.
- Tavuk ve sığır eti ile yumurta ve sütteki glisin, alanin
- Buğday ve soya fasulyesinde bulunan prolin
- Baklagillerde olan asparagin ve aspartik asit
- Mercimek, buğday ve soya fasulyesinde bulunan glutamin ve glutamik asit.
Amino asitler vücutta ne işe yarar?
Farklı amino asit türleri vardır. Bilinen yaklaşık 270 amino asitten sadece 20’sinin insan genomunda farklı görevleri vardır. Bu nedenle vücuttaki biyolojik süreçlerinin tamamlanabilmesi için bu 20 aminoasidin 8’i dışardan alınmaktadır. Vücut bu amino asitlerden 12 tanesini üretebilmektedir. Diğer 8 amino asit, vitaminler gibi vücudun kendisi tarafından üretilemez. Beslenmeyle yoluyla alınması gerekmektedir.
Amino asitler vücutta şu işlevleri yerine getirir:
- Derinin yapısı
- Kasların sentezi
- Bağışıklık sisteminin korunması
- Beyinden sinyallerin iletilmesi
- Besinlerin taşınması ve depolanması
- Protein oluşumu
- Hormon üretiminin kontrolü
- Hücre ve kemik yapısının kontrolü
- Kalp ve damar sisteminin düzenlenmesi
Amino asitler hangi besinlerde vardır?
Protein içeren gıdalardan mümkün olduğunca çok amino asit alınmak isteniyorsa; et ve sosis, buğday tohumu, soya fasulyesi, yumurtalar, peynir, yulaf ezmesi, kinoa, fındık, balık, yoğurt ve ayran tavsiye edilir.
Bazı vazgeçilmez protein yapı taşlarına özel ihtilaç varsa, bu amino asitli gıdaların tam bileşimini değerlendirmek gerekir. Örneğin yulaf ezmesi, ceviz, yumurta ve peynir kan şekerini düzenleyici valin içerirken, baklagiller kas ve bağ dokusunun bakımı için önemli olan lizin içermektedir. Bazı besinler ve içeriğinde bulunan amino asitler şunlardır:
İzolösin: Mercimek, bezelye, soya fasulyesi, mercimek, nohut gibi baklagiller ile fıstık, tavuk göğsü, balık, peynir.
Lösin: Darı, mısır, bezelye, mercimek, yulaf, tam buğday unu, ceviz, tavuk göğsü, somon, yumurta.
Lizin: Mercimek ve bezelye gibi baklagiller, kabak çekirdeği, ceviz, bira mayası, buğday tohumu, tavuk göğsü, somon, spirulina yosunu.
Metionin: Brezilya fıstığı, soya fasulyesi, susam, brokoli, bezelye, ıspanak, yumurta, somon, sığır eti.
Fenilalanin: Soya fasulyesi, mercimek, lima fasulyesi, kabak çekirdeği, yer fıstığı, kümes hayvanları, domuz ve sığır eti, peynir.
Treonin: Soya fasulyesi, mercimek, süt ürünleri, tavuk göğsü ve sığır eti, balık.
Triptofan: Soya fasulyesi, kakao, kaju fıstığı, mercimek, yulaf ezmesi, kümes hayvanları
Valin: Tahıllar, bezelye, spirulina yosunu, tavuk, sığır eti, somon, tam buğday unu, peynir, yumurta.
Amino asitlerin ne kadar alınması gerekir?
Vücutta amino asitler olmadan bazı süreçler işlemez. Dışarıdan sadece protein tozu almak ya da yapay gıda takviyeleri de dengeli ve düzenli beslenme kavramı içinde değildir. Alman Beslenme Derneği (DGE), 19 yaşından büyük yetişkinler için vücut ağırlığının kilogram başına 0,8 gram ve 65 yaşından büyükler için 1,0 gram protein alması gerektiği konusunda görüş bildirmektedir. Hamileler, emziren kadınlar ve yoğun spor yapanlar gibi belirli insan grupları biraz daha fazla aminoaside ihtiyaç duyar.
Temel olarak, protein açısından zengin gıdalar ayrıca birçok amino asit içermektedir. Ancak hayvansal ve bitkisel protein kaynakları amino asit profilleri açısından farklılık gösterir. Hayvansal kaynaklı gıdalar genellikle temel protein yapı taşı olan 8 aminoasidin tamamını içerirken, bitkisel gıdalarda amino asitlerin bir bölümü bulunmaktadır. Bu nedenle vejetaryen ve vegan bireylere, amino asitli gıdaları tüm spektrumu kapsayacak şekilde seçmeleri tavsiye edilir.
Amino asitlerin vücutta fazla olmasının zararı var mı?
Amino asitler protein yapı taşıdır ve vücutta birçok işlevi vardır. Amino asitler, vücutta üretilen bazı enzimler tarafından işlenerek vücut tarafından kullanılır. Protein metabolizması rahatsızlığı bulunanlarda ise bu olay gerçekleşemez. Amino asitleri dönüştüren bu enzimler ya hiç üretilmez ya da işlevsiz bir biçimde üretilir. Dolayısıyla gıdalarla alınan bu amino asitler vücutta dönüşmez. Enzimler tarafından dönüştürülemeyen bu amino asitlerin ya kendisi ya da zehirli artıkları vücut sıvılarında ve kanda birikir. Bu birikmenin sonucunda sinir sisteminde ve organlarda kalıcı tahribata neden olur. Kalıtsal hastalıklar, ebeveynlerin kusurlu genlerini çocuklarına aktarmasıyla ortaya çıkmaktadır. Bu kusurlu genler çocuklarda bazı hastalıklara yol açmaktadır. Kalıtsal metabolik bozukluklar nedeniyle çocuğun her iki ebeveyni de anormal genin bir kopyasını taşır. Hastalığın ortaya çıkması için genellikle anormal genin iki kopyası gerekmektedir. Bu genler genellikle ebeveynlerde hastalık nedeni değildir. Amino asit metabolizmasındaki konjenital bozukluklar, amino asitlerin parçalanması (metabolizma) veya hücrelere taşınması ile ilgili problemlerden kaynaklanabilir. Bu bozukluklar yaşamın erken dönemlerinde semptomlara neden olduğundan, yeni doğanlar yaygın amino asit metabolizması bozuklukları için rutin taramaya tabi tutulur. Bazı kalıtsal metabolik bozukluklar X’e bağlıdır yani erkek çocuklarda anormal genin sadece bir kopyası hastalığı tetikleyebilir. Yeni doğanlar genellikle önlem olarak şu hastalıklar için taranmalıdır.
Protein metabolizması bozukluğuna yol açan hastalıklar şunlardır:
- Homosistinüri: Protein yapı taşı olan metioninin metabolizmasındaki bozukluğa bağlı çekinik genler ile çocuğa aktarılan kalıtsal doğumsal bir amino asit metabolizma bozukluğudur.
- Akçaağaç şurubu hastalığı: Ketoasit dehidrogenaz enzim eksikliğine bağlı olarak valin, lösin ve izolösin dallı zincirli amino asitlerin metabolizması bozukluğuna bağlı olarak gelişir.
- Fenilketonüri: Kandaki fenilalanin olarak adlandırılan maddenin düzeylerini artıran kalıtsal bir hastalıktır. Fenilalanin, beslenme yoluyla elde edilen proteinlerin yapı taşıdır.
- Tirozinemi tip 1: Tirozinemi tip 1 hastaları, yedikleri gıdalardan tirozin adı verilen bir aminoasidi parçalamada sorun yaşarlar.
Ayrıca amino asitleri vücudun ihtiyacından fazla almak kusma, şişlik, karın ağrısı ve ishale neden olabilmektedir.
Amino asitlerin vücutta eksikliği hangi sorunlara yol açar?
Amino asitler vücuttaki tüm biyolojik süreçlerde yer aldığından eksikliği; performans düşüklüğüne, tükenmişliğe, kas güçsüzlüğüne, saç dökülmesine, uyku bozukluğuna, kan şekeri seviyelerinde dalgalanmalara, tiroid bozukluğuna neden olmaktadır. Vücutta bir amino asit eksikse, tüm proteinlerin işleyişi bozulur. Amino asit eksikliği nedeniyle genellikle küçük çocuklar, hamile kadınlar ve yüksek düzeyde stresli insanları ile kronik hastalar risk grubundadır. Özellikle yüksek tansiyon (tedavi edilmemiş) ve damar sertliği genellikle iki temel aminoasidin eksikliği ile ilişkilidir. Kan damarlarını genişlettiği ve kan basıncını normalleştirmeye yardımcı olduğu için yeterli miktarda arginin alındığından emin olmak gerekir.
Büyüyen çocuklarda ihtiyaç olan arginin ve histidin yeterince üretilemeyebilir. Bu çocukların diyet listesinde balık, tavuk, peynir ve soya fasulyesi olması gerekir.
Değişen hormonlar nedeniyle gebeler, esansiyel amino asit eksikliğinden muzdarip olabilir. Bu nedenle diyet yoluyla yeterli miktarda alım önemlidir.
Stres hormonları amino asitlerden oluştuğundan, çok fazla strese sahip olanların amino asit eksikliği sorun olmaktadır.
Amino asitler takviye şeklinde alınır mı?
Endüstriyel olarak üretilmiş besin takviyeleri kullananlarda, güçlü indirgeme diyetleri, yetersiz protein alımı ile düşük karbonhidrat (düşük kaliteli protein) veya belirli gıdalara karşı hoşgörüsüzlük, vücudun yeterli enerjiye sahip olmamasının nedenidir. Ayrıca yüksek performanslı sporlar ve çok yoğun aktiviteler de protein depolarını tüketir. Aynı durum stres, hastalık ve hastalık sonrası gibi özel dönemler için de geçerlidir. Bu durumlarda amino asitler besin takviyesi olarak kullanılabilir. Menşei bilinen karışımlar, esansiyel amino asitlerin ve proteinojenik olmayan amino asitlerin dengeli alımına katkıda bulunur.
Memorial Tıbbi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.
Güncelleme Tarihi : 13 Aralık 2024
Yayınlanma Tarihi: 16 Eylül 2021