Ağız yarası, ağzın içinde diş eti, dil, damak ve yanakların iç kısmı gibi ağız mukozasındaki yumuşak dokularda oluşan küçük lezyonlardır. Stres, beslenme yetersizliği, hormonal dengesizlik, alerji, travma, ülser ve enfeksiyon kaynaklı gelişirler. Çapı 1 santimetreden küçüklere "minor aft"’, 1 santimetreden büyükler ise "major aft" olarak sınıflandırılır.
Ağız Yarası Nedir?
Ağız yarası, ağzın içinde bademcik, damak, iç yanak, dil ve diş etlerinde ortaya çıkan, yuvarlak ya da oval şeklinde, sarı, gri ve beyaz renkli, kabarcık şeklindeki ülserlerdir. Yaralar önce küçük bir kabarcık şeklinde ortaya çıkabilir ve zamanla genişleyerek büyüyebilir. Çapları genellikle 5 milimetrenin altında ve sayısı da birden fazla olan ağız yaralarının çapı iyileşme süresi ile orantılıdır.
Ağız Yaralarınıın Çeşitleri Nelerdir?
Aftlar: Ağız içinde ortaya çıkan bu yaraların dengi beyazdır. Ağız içinde ortaya çıkan yara olduğunda ilk akla gelen aftlardır.
Pamukçuklar: Mantarlara bağlı olarak oluşan pamukçuklar bir ağız yarası çeşididir.
Lökoplaki: Uygun olarak yapılmayan diş protezleri ile diş telleri, uzun süreli sigara kullanımı lökoplakiye neden olmaktadır. Ağız içindeki beyaz lekeler veya plaklar şeklindeki yaralar çok ağrılı değildir.
Ağız Ağız Yarası Neden Olur?
Ağız yaralarının yaygın nedenleri, yanağın içini yanlışlıkla ısırma gibi mukozaya zarar veren yaralanmalar, ağızda deri döküntüleri, viral, bakteriyel ve fungal enfeksiyonlar, hormonal değişiklikler, stres ve B12 vitamini, demir ve folik asit eksikliği gibi vitamin ve mineral eksiklikleridir. Uygunsuz bir şekilde yapılan protezler ve diş telleri de ağız içinde yaralara neden olabilmektedir.
Ağız yaralarına yaygın olarak neden olan hastalıklar çölyak, Behçet hastalığı, HIV ve Herpes enfeksiyonu, el, ayak ve ağız hastalığıdır.
Ağız Yaralarının Belirtileri Nelerdir?
Ağız yaralarında konuşurken ya da yemek yerken sızlama ve hassasiyete eşlik eden ağrı söz konusudur. Ağız mukozasında kızarıkların ve kabarcıklar gözlemlenir. Ayrıca görüntüleri yara etrafından iltihaplanma şeklinde olabilmektedir.
- Yemek yerken, konuşurken ve dış fırçalamalarında ağrı hissi
- Tuzlu, ekşi ve baharatlı yiyecekler tüketirken ağızda yanma oluşması
- Ağızda kırmızı, şiş yaralar oluşması
Ağız Yaraları Nasıl Tedavi Edilir?
Çoğu ağız yarası tuzlu su ile gargara yapılması ve bir süre sert, tuzlu, baharatlı ve ekşi yiyecek tüketimini sınırlandırılması iyileşir. Ancak ağız içindeki yaralar bir kaç haftadır devam ediyorsa uzman bir hekimin yaranın görüntüsünü inceleyerek muayene etmesi ve gerekiyorsa kültür alınarak laboratuvara gönderilip nedeninin anlaşılması gerekmektedir. Sonrasında ağız yaraları için antimikrobik ve analjezik içerikli ağız gargaraları ya da spreyler ile tedavi süreci başlatılır. Küçük çaplı ağız yaralarının iyileşmesi 1-2 hafta sürebilir ancak daha büyük yaraların iyileşme süresi ise daha uzun olacaktır.
Tedavi sürecinde yarayı tahriş edecek asit oranı yüksek içecek içilmemeli ve asitli besinler tüketilmemelidir. Bu süre içinde ağız hijyenine dikkat edilmeli, bazı diş macunlarında bulunan sodyum lauril sülfat (SLS) gibi sert kimyasallar yaralarla temas ettirilmemelidir. Bağışıklık sistemini üst düzeyde tutacak doğru ve dengeli beslenme ile aktivite de ağız yaralarının oluşmasını engelleyen etkenler arasındadır.
Ağız Yaraları ile İlgili Sık Sorulan Sorular
Ağız yaralarına ne iyi gelir?
Ağız yarasının olduğu bölgeyi tahrişten korumak için sıcak içeceklerden ve baharatlı yiyeceklerden uzak durulmalıdır.
Karbonat: Ağız yaralarını iyileştirici özelliği uzun süredir bilinen karbonat, evde uygulanabilecek kolay bir tedavi yöntemidir. Çay kaşığına konulduktan sonra az miktarda su ile karıştırılarak günde 1-3 defa ağızda gargara yapılabilir. Antibakteriyel özelliği sayesinde ağız yaralarının iyileşmesini hızlandıran karbonatın herhangi bir zararı da yoktur.
Tuzlu su: Bir çay bardağı suyun içerisine 1-2 tatlı kaşığı tuz eklenerek karıştırılır. Tuz eridikten sonra uygulanacak gargara, ağız içini temizleyerek bakteri oluşumunu engellemektedir. Tuzun yaraları iyileştirme özelliği de bulunmaktadır. Her ne kadar tuzlu su acıya neden olsa da zararı olmayan bir yöntemdir.
Papatya ve ada çayı: Ağız yaralarının tedavisinde kullanılan etkili bir yöntemdir. Ada çayı ya da papatya çağının iyileştirici etkisinin yanı sıra enfeksiyonlara karşı kullanıldığı da bilinmektedir. Bu bitkiler ile kaynatılarak elde edilen karışım soğuduktan sonra günde 1-2 defa içildiğinde ağız yaralarının azaldığı görülebilmektedir. Özellikle çayın ağızda bekletilmesi etkili olacaktır.
Aloe vera: Bitkinin içinden çıkan jelden bir miktar ağız yarasının üzerine sürülmesi, iyileşme sürecini hızlandırabilmektedir. Ağrıyı azalttığı bilinen jelin yenileyici etkisi de bulunmaktadır.
Ağız yarası sürekli tekrarlıyorsa ne yapılmalı?
Ağız yaraları, sürekli tekrarlıyorsa ve iyileşme süresi 3 haftadan uzun sürüyorsa uzman bir hekime başvurulması gerekir.
Ağız yarası neyin belirtisidir?
Ağız yaraları çoğu zaman ağrıya neden olur ancak çoğu yara ciddi bir sorunun göstergesi değildir. Kendiliğinden geçen bu yaralar vitamin ve mineral eksikliği ile bağışıklık sisteminin zayıflaması sonucu oluşabilmektedir. Ancak bazı yaralar süresi ve görüntüsü itibariyle ülseratif kolit, Crohn hastalığı, reaktif artrit, Behçet hastalığı ve üveit gibi sorunlarla bağlantılı olarak ortaya çıkabilir.
Ağız yarası neden çıkar?
Ağız yaralarının oluşumunda ağız boşluğu hijyenine dikkat edilmesi önemlidir. Ağız içinde ve özellikle de dil üzerindeki besin artıkları, mikroorganizmaların çoğalmasına neden olabilir. Mikroorganizmalar, ağız yaralarının oluşmasına zemin hazırlamaktadır.
Ağız yarası olan çocuklarda ne yapılmalı?
Çocuklarda bağışıklık sisteminin zayıflaması ve enfeksiyon kaynaklı hastalıklar ağız yaralarına neden olabilmektedir. Bağışıklık sisteminin zayıflaması ve beslenme kaynaklı yetersizlikler ağız yaralarına yol açmaktadır. Çocuklardaki ağız yaralarının tedavisi için altta yatan sebep bulunmalıdır. Nedene bağlı olarak yürütülecek tedaviyle ağız yaraları tedavi edilebilir. Ayrıca çocuklarda eksik olan vitamin ve mineraller ile ilgili takviyeler yapılarak da ağız yaralarının oluşması engellenmelidir.
Memorial Tıbbi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.
Güncelleme Tarihi : 7 Kasım 2024
Yayınlanma Tarihi: 14 Eylül 2024