20’lik dişler ağızda en çok sorun çıkaran dişlerin başında geliyor. Ağrı, çürük, enfeksiyon ve damağa gömülü kalma gibi birçok probleme neden olabiliyor. Sanılanın aksine 20’lik dişlerin çekimi ve cerrahi tedavileri kolay ve konforlu bir şekilde yapılabiliyor. Memorial Hizmet Hastanesi Ağız ve Diş Sağlığı Bölümü'nden Dt. Hacer Esved Alireisoğlu, 20’lik dişler konusunda bilinmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.
20’lik dişler ağızda en arkada bulunan ve en son çıkan 3. büyük azı dişlerdir. Zaman içinde kullanılmamaya bağlı olarak fonksiyonlarını büyük oranda kaybetmişlerdir. Olması gerektiği yerde çıkan, çürük olmayan ve fonksiyon gören 20’lik dişlerin çekilmesine gerek yoktur. Dişin geliş şekli kişiden kişiye farklılık gösterebilmektedir. Eğer çeneyi açma ve kapama sırasında bir ağrı ve zorlanma oluşuyorsa ve çenenin arka tarafında bir basınç hissediliyorsa mutlaka bir diş hekimine danışılmalıdır. 20’lik dişler bazen hiç olmayabilirken bazen 1-2 tanesinin olması da mümkündür. Bazı 20’lik dişler yandaki dişleri iterek farklı açılarda çıkabilmektedir. Çene kemiğine gömülü kalıp çıkamadığı durumlar da bulunmaktadır. Bu dişler fonksiyonlarını da yerine getiremedikleri için çekilebilirler. 20’lik dişlerin çekilmesine yol açan problemler;
- Çürükler,
- Diş eti enfeksiyonları,
- Gömük dişler ve kistler,
- 20’lik dişlerin diğer dişleri sıkıştırması ve çarpıklığa yol açması,
- 20‘lik dişin çıkarken yarattığı basınç ağrılarıdır.
Çabuk çürürken yanındaki dişi de çürütüyor
20’lik dişlerin çekilmesini gerektiren problemlerin başında çürükler gelmektedir. En arkada bulunan 20’lik dişlerde besin artıkları çok kolay birikebilir. Yeterince düzgün ve düzenli fırçalanamadığında- ki arka bölgeye ulaşmakta güçlük çekilebileceğinden - çürükler daha çabuk oluşabilmektedir. 20‘lik diş çürürken o bölgeye çok rahat ulaşılıp fırçalanamadığından yanındaki dişi de çok kolay çürütebilir. Bütün bu durumların yaşanmaması için 20 yaş dişlerinden kolay vazgeçilmektedir. Pek sorun çıkarmamış ama karşılığında diş bulunmayan 20’lik dişlerin de çekimine karar verilebilir. Bu dişler çiğneme fonksiyonunu gerçekleştiremediği gibi karşılarında durdurucu bir diş bulunmadığından boş bulduğu tarafa doğru uzamaya devam edebilir. Ağzın alt-üst çene ilişkisi bozulabilmektedir. Bu durum sadece 20’lik dişlerde değil bütün dişlerde geçerlidir. Karşısında durducu bir diş bulunmayan dişler boş bulduğu yere doğru hareketlenebilir.
Diş diziliminde bozukluğa yol açabiliyor
20 yaş dişleri bazı durumlarda olması gerektiği yerde konumlanmayabilirler. Ağızda dişlerin konumlandığı bölge at nalı gibi düşünülürse bu bölgenin içinde ya da dışında çıkabilirler. Bu durumlarda hastalar çiğneme fonksiyonu yaparken sık sık yanaklarını ısırırlar ve bu da prekanseröz lezyonlara neden olabilir. Ağız genellikle 28 dişin sığabileceği kadar büyüktür ve geriye kalan 4 adet 20’lik diş çıkarken diş dizilimini olumsuz etkileyip çarpıklığa da yol açabilmektedir.
Diş kemiğe gömülü kalabiliyor
20‘lik dişin kemiğin içine gömülü olduğu durumlar kemik retansiyonlu olarak tanımlanmaktadır. Açısal olarak eğik gelen diş kemiğe gömülü kalabilmektedir. Bazı durumlarda düz bir şekilde gelse de kemiği bir türlü aşıp süremeyebilir ya da sürmekte çok zorlanabilir. Diş çıkarken kemiğe gömük ya da yarı gömük kaldığında çevresindeki dokuda kist oluşturabilmektedir. Bu durumda oluşan kist ve diş alınmalıdır. Dişin çene kemiği tarafından tutulmayıp sadece mukozadan sıyrılamaması durumu ise mukoza retansiyonlu olarak tanımlanmaktadır. Diş üzerindeki diş etini kolaylıkla aşıp açığa çıkamaz. Bu durumlar çekim aşamasında cerrahi müdahale gerektirebilmektedir.
Cerrahi işlemler kolay ve konforlu bir şekilde yapılıyor
20 yaş dişlerinin zor çekildiğine dair bir algı bulunmaktadır. Normal bir şekilde çıkmışsa çekilmesi kolay gerçekleşir. Cerrahi işlemlerin gerekmediği yirmi yaş dişleri normal bir diş gibi çekilir, iyileşme hızı ve yaşanan süreçler aynı olmaktadır. Cerrahi işlemlerin gerek olduğu durumlarda diş bulunduğu durumdan rahatça kurtarılmaktadır. Yapılan hangi işlem olursa olsun dişin iyileşme hızı kişiden kişiye, iyi bakım alışkanlıklarına göre değişebilmektedir.
Memorial Tıbbi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.
Güncelleme Tarihi : 9 Mayıs 2022
Yayınlanma Tarihi: 18 Kasım 2019