Gül hastalığı, burun, yanaklar, alın, çene, boyun ve göğüs bölgesinde kaybolup, tekrar çıkan, bazen uzun süren kızarıklıklarla karakterize bir cilt rahatsızlığıdır. Gül hastalığı zaman zaman alevlenerek kendisini gösterir, bu alevlenme dönemlerinde belirginleşen kan damarları, sivilce benzeri lezyonlar ve yüzde sıcaklık hissi yaşanır. Genellikle 30 yaşından sonra görülen rozase hastalığında kızarıklık, döküntü ve yanma gibi belirtiler görülür. Gül hastalığı tedavisinde topikal ilaçlar, lazer tedavisi ya da cerrahi müdahaleler yer alır.
- Gül Hastalığı Nedir?
- Gül Hastalığı Neden Olur?
- Gül Hastalığı Belirtileri Nelerdir?
- Gül Hastalığı Teşhisi Nasıl Olur?
- Rosacea (Gül Hastalığı) Nasıl Geçer?
- Gül Hastalığına Ne İyi Gelir?
- Gül Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir?
- Gül Hastalığı Olanlar Nelere Dikkat Etmeli?
- Rosacea (Gül Hastalığı) Hakkında Sık Sorulan Sorular
Gül Hastalığı Nedir?
Rozase halk arasında bilinen adı ile gül hastalığı, özellikle yüz bölgesinde küçük kırmızı kızarıklıklar, içi irin dolu şişlikler ve genişlemiş kan damarlarına neden olan cilt hastalığıdır. Gül hastalığı daha basit bir anlatımla, yüz bölgesindeki belirli kan damarlarının genişleyerek yanak ve burunda kızarmış bir görünüm ortaya çıkmasına ve sivilce benzeri şişliklere neden olan cilt sorunudur.
Gül hastalığı özellikle kadınlarda ve açık tenli kişilerde sıklıkla görülür. Erkeklerde bu durum daha da kötüleşerek ortaya çıkabilir. Tedavisi genellikle ortaya çıkan semptomlara yönelik olarak uygulanır.
Gül Hastalığı Neden Olur?
Kesin nedeni bilinmemekle birlikte, cilt hassasiyeti, UV ışınları gibi çevresel faktörler ve stres etkenleri yanı sıra ciltte yaşayan mikroplar, yüzde bulunan kan damarlarındaki anormallikler ve mikroskobik akarlara karşı cildin verdiği kimyasal reaksiyonun sonucu gül hastalığının ortaya çıktığı görülmüştür.
Rozase (Gül hastalığı) nedenleri şöyle sıralanabilir:
- Bağışıklık sisteminin bozulması
- Strese bağlı olarak sinir sistemi problemleri
- Mikroskobik cilt akarları
- Helikobakter pilori gibi enfeksiyona neden olan bakteriler
- Vücuttaki bir proteinin arızalanması
- Güneş ışınlarına maruz kalma
- Yoğun soğuk veya sıcak hava
- Alkol ve kafein tüketimi
- Hormonal değişiklikler
- Sıcak ve baharatlı yiyecekler
- Yoğun egzersiz
- Kullanılan cilt ve/veya saç ürünleri
- Sinnamaldehit içerikli gıda-ürün tüketimi (domates, narenciye, tarçın, çikolata vb.
Ayrıca genetik yatkınlık, kan damarlarındaki sorunlar, bağışıklık ve sinir sistemi, demodeks gibi deri akarları ve bağırsak bakterileri de gül hastalığına neden olan etkenler arasında yer alır.
Gül Hastalığı Belirtileri Nelerdir?
Gül hastalığında burun yanak, alın ve çene gibi yüz bölgesinde kızarıklık, kan damarlarının belirginleşmesi, kaşıntılı sivilce görünümü şeklinde döküntüler, ciltte yanma hissi yaygın belirtiler olarak ortaya çıkar.
Akne rozasea yani gül hastalığı belirtileri genel olarak şunlardır:
- Yüzde kızarıklık. Burun yanak, alın ve çene gibi yüz bölgesinde kızarıklık gül hastalığının en yaygın belirtisidir.
- Döküntü. Kan damarlarında gelişen duruma bağlı olarak sivilce benzeri kaşıntılı döküntüler ortaya çıkar.
- Kan damarlarının belirginleşmesi. Özellikle yüzde, ince, kırmızı çizgiler şeklinde kan damarları daha belirgin hale gelir.
- Yanma, batma ve ağrı hissi. Yüz bölgesinde yanma ve batma hissi ortaya çıkar. Yüz bölgesi su ile yıkandığında ya da cilt bakım ürünleri kullanıldığında bu yanma daha keskin hale gelir.
- Gözlerde tahriş oluşması. Gül hastalığında gözlerde kızarma ve sulanma meydana gelir. Arpacık meydana gelebilir.
- Ciltte ve deride kalınlaşma. Gül hastalığı bulunan kişilerin cildinde bariz kalınlaşma ve sertleşme meydana gelir.
- Cildin kuru ve pürüzlü hale gelmesi. Cildin çok kuru ve pürüzlü görünmesi de gül hastalığında görülen belirtiler arasında yer alır.
- Kızarıklıkların daha uzun sürede geçmesi. Başlangıçta kısa sürede geçen kızarıklıklar ilerleyen süreçte kalıcı hale gelebilir.
Gül Hastalığı Teşhisi Nasıl Olur?
Gül hastalığı, yüz bölgesinde sivilce benzeri kızarıklıklara neden olan cilt hastalığıdır. Kan damarlarının görünür hal almasına, irin dolu sivilce benzeri küçük şişlikler oluşmasına ve yüzde sıcaklık hissedilmesine neden olur. Kızarıklık ve sivilce benzeri şişlikler daha çok burun, yanaklar, alın, çene, boyun ve göğüs bölgesinde görülür. Rosacea (Gül hastalığı) teşhisi için özel bir test bulunmamaktadır. Hastalığın teşhisi için konunun uzmanı bir doktorun muayenesi sırasında lezyonları incelemesi yeterli olur. Ancak rosacea ile karışabilecek benzer belirtilere sahip sivilce, egzama, sedef veya lupus gibi farklı hastalıkları eleyebilmek için bazı tetkikler yapılabilir.
Rosacea (Gül Hastalığı) Nasıl Geçer?
Rozase hastalığı olduğu durumda geçirmek için sürekli temiz kalmasını sağlamak, cildi besleyen kremlerden yararlanmak ve sağlıksız beslenmeden kaçınmak gerekir. Cilt yapısından kaynaklı bir hastalık olarak ortaya çıktığı için tamamen kurtulma imkanı bulunmayabilir. Bu yüzden hastalık uzun yıllar boyunca devam ederek belli dönemlerde ortaya çıkabilir.
Gül hastalığında uygun medikal tedavi, deri bakımı, tetikleyiciler konusunda hasta eğitimi ve cildin yapısına uygun kozmetiklerin medikal tedaviye eklenmesi ile birçok hastada alevlenmeler önlenmekte, semptomlar ve yakınmalar kontrol altında tutulabilmektedir.
Gül Hastalığına Ne İyi Gelir?
Beslenmeye dikkat ederek prebiyotik ürünler(soğan, çiğ sarımsak, muz, hindiba, kuşkonmaz) tüketmek, posa ve lif açısından zengin besinlerden destek almak, kepek içeriğine sahip tahıllar, muz, soğan, sarımsak ve iltihap iyileştirme özelliği bulunan zerdeçal ve zencefil de gül hastalığına iyi gelir.
Son yıllarda yapılan bazı çalışmalarda omega-3 yağ asitleri, probiyotikler ve çinko gibi bazı diyet takviyelerinin de antiinflamatuvar etkileriyle rozase semptomlarının azalmasına yardımcı olabileceği belirtilmektedir. Göz rozasesi olan hastalarda omega 3 yağ asitleri 6 boyunca kullanılmış ve kaşıntı, yanma ve göz kuruluğunda azalma olmuştur.
Somon, ton balığı, sardalye, uskumru, ceviz, chia tohumu ve keten tohumu omega 3’den zengin besinlerdir.
Oral alınan uzun etkili C vitamini, çinko ve selenyum içeren destek preparatlarının da vasküloprotektif (damar koruyucu) etkiye yol açarak eritematöz rozase ataklarını önleyici etki gösterebileceği öne sürülmüştür.
Ayrıca aşağıdaki yöntemlerde hastalığı azaltmaya ve önlemeye yardımcı olur.
- Cilt bakımını ihmal etmeden güneş koruyucu kullanmak
- Gül hastalığını tetikleyen besinlerde uzak durmak
- Uzmanın önerdiği ilaçlardan yararlanmak
- Antioksidan içeren bitkisel tedavi yöntemlerinden yararlanmak.
- Kepekli tahıllar sayılabilir.
Rosacea olanların (gül hastalığı) yememesi gerekenler nelerdir?
Histamin, niasin, kapsaisin, sinnamaldehit ve alkol gül hastalığını şiddetlendirme özelliği taşıyan maddelerdir. Sıcak her türlü yiyecek ve içecek te rozaseyi alevlendirir. Bu maddeleri içeren gıdaları gruplandıracak olursak;
- Histaminden zengin gıdalar (fermente/tütsülenmiş/hazır gıdalar, olgun peynir vb.)
- Niasinden zengin gıdalar (ciğer, hindi, ton-somon balığı, yer fıstığı vb.),
- Kapsaisin içerikli gıdalar (biber türleri, acı soslar vb.)
- Sinnamaldehit içerikli gıda-ürünler (domates, narenciye, tarcın, çikolata vb.)
Bunların yanı sıra hastanın kendisinde tetikleyici olduğunu fark ettiği her türlü gıdadan uzak durması da önerilmelidir.
- Alkol rozase hastalarında atakları artırmaktadır, özellikle şarap ve likörden kaçınmalıdır. Alkol içeren soslar ve bozadan da kaçınmalıdır.
- Kahvenin artık rozaseyi şiddetlendirmediği bilinmektedir, ancak aşırı sıcak kahve ve çay içilmemelidir.
Gül Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir?
Rosacea (Gül hastalığı) tedavisi semptomları azaltmaya ve kötüleşmesini önlemeye yönelik olarak, belirtileri kontrol altında tutmaya yöneliktir. Tedavi amaçlı semptomları kontrol altında tutabilmek için uygulanabilecek tedavi yöntemleri şunlardır:
- Yağsız, su bazlı cilt temizleyicileri ile cildi temiz tutmak
- Alkol ve mentol içeren ürünleri kullanmamak
- Güneş ışığından kaçınmak ve güneş koruyucu kullanmak
- Deri kalınlaşmasını azaltmak için mikrodermabrazyon tedavisi
Ayrıca doktorun önereceği oral ve topikal olarak kullanılabilen ilaçlar, oluşan kızarıklık miktarını azaltmak için lazer tedavisi ve şiddetli ve burun şekil bozukluğuna neden olunan durumlarda cerrahi prosedürler gül hastalığının tedavi yöntemleri arasında yer alır. Gül hastalığı tedavisinde uygulanabilecek diğer tedavi yöntemleri şöyle sıralanır:
Botoks ve lazer
Topikal tedavide baskın olan cilt lezyonuna göre tedavi planlaması yapılmaktadır. Eritem varsa sulandırılmış botoks, lazer ve ışık sistemlerinden faydalanılır. Yine propronalol ve karvedilol gibi betabloker ilaçlar da kızarıklık ataklarını azaltmaktadır.
Sivilce için antibiyotik
Papül ve püstül gibi sivilcelerin varlığında metranidazol, ivermektin, azelaik asit, sodyum sulfasetamid, klindamisin, tetrasiklin, pimekrolimus, takrolimus, tretinoin gibi kremler, ağızdan doksisiklin, tetrasiklin, metranidazol gibi antibiyotikler kullanılmaktadır.
A vitamini içeren ilaçlar
A vitamini içeren izotretinoin tedavisi de bu tedavilerden fayda görmeyen hastalarda yararlı olabilmektedir. Ayrıca papül ve püstülerin oluştuğu iltihaplı rozase tipi, granulomatöz rozase ve gözü tutan rozasede de faydalıdır.
Çay ağacı yağı
Demodekslerin varlığında mutlaka bu parazite yönelik ivermektin, permetrin ve çay ağacı yağı gibi ilaçlar kullanılmalıdır.
İvermektin son yıllarda kullanılmaya başlayan en etkili rozase tedavilerindendir. Hem inflamasyonu baskılaması hem de demodeksler üzerinde antiparaziter etkisiyle oldukça etkilidir. Kullanıldığı sürece etkili olup bıraktıktan 3-4 ay sonra tekrarlayabilmektedir.
Çay ağacı yağı (tea tree oil-TTO), sulandırılmış konsantrasyonda (%1-5) hazırlanan losyon ve kremleri demodeks akarlarını öldürmekte ve rozase tedavisinde kullanılır. Çay ağacı yağı orjinalde tahriş özelliğe sahip bir yağ olup sulandırılmadan direk sürülmemelidir.
C vitamini
Topikal C vitamini (L-askorbik asit) kullanımı rozase karşı koruyucu etkinlik oluşturabilir.
Flaşing denilen ateş basması atakları olan veya kızarıklığın kalıcı olduğu hastalarda hipertansiyon tedavisinde kullanılan beta bloker ajanlar kullanılabilir. Bu ilaçlar damarları kasarak (derideki kan damarlarındaki düz kaslarda beta adrenerjik reseptörleri bloke edip vazokonstrüksiyon yaparak) etki gösterir.
Kozmetolojik Uygulamalar
Rozase tedavisinde kullanılan kozmetolojik uygulamalar; intradermal botulinum toksin A, lazer ve ışık kaynakları ile özelikle rinofima tedavisinde uygulanan cerrahi işlemler, dermabrazyon ve koterizasyondur.
Psikiyatri tedavisi
Rozasede hastaların psikolojik durumları oldukça etkilenebilmekte, hastalığın neden olduğu hastalık yükü stres, anksiyete ve depresyona yol açabilmektedir. Bu hastalarda antidepresan ve anksiyolitik tedaviler oldukça yararlı olmakta ve atakların azalmasına katkıda bulunmaktadır. O nedenle psikiyatri tedavisi çok önemlidir.
Gül Hastalığı Olanlar Nelere Dikkat Etmeli?
Gül hastalığı olan kişiler, çok sıcak ortamlar hamam ve saunada uzak durarak güneş ışığından kaçınmaları gerekir. Bunun yanında çay, kahve ve çikolata tüketimini sınırlayarak acı, baharatlı besinlerden uzak durmalıdır. Gül hastalığı olanları dikkat etmesi gereken maddeler şu şekilde sıralanabilir:
- Güneş koruyucu kullanarak cilt bakımı ihmal edilmemeli
- Lipit ve sindetler içeren temizleyiciler kullanılmalı
- Yüzlerini ılık suyla yıkamalı
- Nane yağı, kamfor, formaldehit, karanfil yağı, mentol, içeren ürünlerden kaçınılmalı
- Yüze uygulanacak ürünlerde parfümsüz içerikler tercih edilmelidir.
Rosacea (Gül Hastalığı) Deri Bakımı Nasıl Yapılmalıdır?
Rosacea (gül hastalığı) deri bakımı temizleme, nemlendirme ve güneşten koruma ile yapılır. Tetikleyiciler konusunda hasta eğitimi ve doğru kozmetik ürün kullanımı oldukça önemlidir.
- Yumuşak temizleyiciler kullanılmalı
- Rozaseli hastalar yüzlerini ılık suyla yıkamalı, sıcak suyla yıkama ve mekanik travmadan kaçınmalı
- Tonik kullanılmamalı
- Alkol, formaldehit, mentol, kamfor, sodyum lauril sülfat, nane, karanfil yağı içeren ürünlerden kaçınılmalı
- Yüz oldukça hassas olduğu için hassas ve kızarık ciltler için özel geliştirilmiş, deriyi nemlendirirken; bariyer fonksiyonunu da tamir eden, parfümsüz krem bazlı ürünler tercih edilmeli
- Nemlendirici olarak; üre, glikolik asit, laktik asit, mentol ve kamfor gibi güçlü iritan maddeler içeren ajanlardan kaçınılmalı
- Rozasede güneş ışınlarından korunmak için en az SPF 30, titanyum dioksit ve çinko oksit gibi inorganik ultraviyole ışık filtreleri içeren güneş koruyucular tercih edilmeli
- Silikon içeren ürünler de (dimethicone, orcyclomethicone ve cyclomethicone olarak etiketlendirilir) rozasede yaralıdır.
Ürünler mutlaka parfümsüz (no fragrance/ fragrance free) olmalıdır. Hastalar tüm yıl boyunca güneşten koruyucu kullanmalıdır.
Rosacea (Gül Hastalığı) Hakkında Sık Sorulan Sorular
Gül hastalığı nasıl bir hastalıktır?
Roza hastalığı ya da yaygın bilinen adı ile gül hastalığı, yüzde kızarıklığa, sivilce benzeri lezyonlara, genişlemiş ve çatlamış kan damarlarına neden olan yaygın bir cilt rahatsızlığıdır. Yaygın olarak yüzün merkezinde ortaya çıkan kaşıntılı sivilce ve kızarıklıklar özellikle burun, yanak ve alın bölgesinde görülür.
Gül hastalığı tedavi edilmezse ne olur?
Roza yani gül hastalığı tedavi edilmediğinde ilerleyerek kronikleşebilir. Bunun devamında ise yüzde iltihaplanma ve yaralar meydana gelir. İleri evrede ise tedavi uygulanmazsa kanser riski oluşturur.
Gül hastalığının bitkisel tedavisi var mıdır?
Çay ağacı yağı, Rosacea (gül hastalığı) tedavisinde başarıyla kullanılan özellikle demodekslere oldukça etkili olan bir bitkisel tedavidir. İyi bir nem sağlayan, anti-inflamatuvar ve antioksidan özellikleri kolloidal yulaf, niasinamid, krizantem, meyan kökü, çaylar, aloe vera, papatya, zerdeçal ve mantar ekstreleri kullanılabilir.
Gül Hastalığı ne kadar sürer?
Roza hastalığını oluşturan faktörlerden uzak durarak tekrarlamasını önleyebilirsiniz. Hastalığın boyutuna göre süresi de değişiklik gösterebilir. Gül hastalığının oluşmasına neden olan faktörler azaltıldığında ise iyileşme süresi hızlanır ve 3-6 hafta içerisinde tamamen yok olabilir.
Gül hastalığı bulaşıcı mıdır?
Gül hastalığı sadece kişiyi etkileyen, bulaşıcı olmayan bir hastalıktır.
Gül hastalığı olduğu nasıl anlaşılır?
Gül hastalığı cilt kızarıklığı ve döküntü gibi semptomlara neden olan kronik iltihaplı cilt rahatsızlığıdır. Gül hastalığında hastalığında genellikle ilk olarak yüzde kızarıklık atakları ortaya çıkar. Bu ataklar başlangıçta gelip geçicidir, ancak yıllar içinde kızarıklık kalıcı hale gelmektedir.
Gül hastalığı kimlerde görülür?
Hastalık genellikle 30’lu yaşlarda açık cilt rengi ve göz rengi olan kadınlarda görülse de esmer kişilerde, daha erken veya daha genç yaşlarda da görülebilmektedir. Erkeklerde daha şiddetli seyredebilmektedir.
Gül hastalığına eşlik eden hastalıklar var mıdır?
Rozasenin çeşitli sistemik hastalıklarla birlikteliği bildirilmektedir. Yapılan çalışmalarda Rosacea (gül hastalığı) en sık eşlik eden hastalıkların depresyon, hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklar, anksiyete bozukluğu, kan yağlarında yükseklik, diyabetes mellitus, migren, romatoid artrit, ülseratif kolit ve demans olduğu bildirilmiştir. Ancak bu hastalıklarla ilişki tüm hastalarda bulunmamaktadır.
Rozase ve bazı gastrointestinal hastalıklar arasında ilişki bildirilmektedir. Midede Helicobacter pylori enfeksiyonu olanlarda bu enfeksiyonun tedavisinden sonra Rosacea (gül hastalığı)’nın hafiflediği görülmektedir. O nedenle mide yakınması olanlarda gastroenteroloji konsültasyonu istenmeli ve tedavi verilmelidir.
Gastrointestinal sorunları olan olguların gastroenterolojiye konsülte edilmesi, bağırsak flora dengesinin korunabilmesi ve motilitenin optimal seviyede tutulabilmesi için posalı gıdalarla ve dengeli beslenmenin önerilmesi de faydalı olacaktır.
Gül hastalığının karaciğer hastalıkları ile ilişkisi var mı?
Rozasenin karaciğer ile hiç ilişkisi bulunmamaktadır. Deri hastalığıdır. Bazı hastalıklarla birlikte görülme sıklığı artmıştır (göz, mide, nörolojik gibi), ancak karaciğer hastalıklarının sıklığında bir artış bulunmamaktadır.
Gül hastalığı kremi ve ilaçları nelerdir?
Topikal tedavide baskın olan cilt lezyonuna göre tedavi planlaması yapılmaktadır. Eritem varsa medikal tedavi seçenekleri oldukça sınırlı olup ülkemizde bulunmayan damarları daraltarak etki gösteren brimonidin, oksimetazolin kremler kullanılır.
Eritem için sulandırılmış botoks, lazer ve ışık sistemlerinden faydalanılır. Yine propronalol ve karvedilol gibi betabloker ilaçlar da kızarıklık ataklarını azaltmaktadır. Papül ve püstül gibi sivilcelerin varlığında metranidazol, ivermektin, azelaik asit, sodyum sulfasetamid, klindamisin, tetrasiklin, takrolimus, pimekrolimus, tretinoin gibi kremler, ağızdan doksisiklin, tetrasiklin, metranidazol gibi antibiyotikler kullanılır.
A vitamini içeren izotretinoin tedavisi de bu tedavilerden fayda görmeyen hastalarda, özellikle sivilcelerin çok olduğu hastalarda, granulomatöz rozasede, fimatöz rozase denilen burun gibi sebase bezleri büyüyen hastalarda yararlı olur. Demodekslerin varlığında mutlaka bu parazite yönelik ivermektin, permetrin ve çay ağacı yağı gibi ilaçlar kullanılır.
Gül hastalığı lazer ile tedavi edilebilir mi?
Tüm rozase alt tiplerinde lazer ve ışık sistemleri kullanılabilir. Lazer hem eritemin azaltılmasında hem de zeminde bulunan damar çatlamalarının tedavisinde oldukça yararlıdır. En etkili lazer ve ışık sistemi tipleri IPL (intense pulsed light-yoğunlaştırılmış atışlı ışık), Nd:YAG lazer ve PDL (pulsed dye lazer) dir. BB Lazer de bir IPL ışık kaynağı sistemi olup hem eritem hem de kılcal damarların tedavisinde yararlıdır.
Lazer tedavisinde yanıt hastadan hastaya, kullanılan lazer tipine göre değişkenlik göstermekle birlikte mevcut damar çatlaklarını kalıcı olarak iyileştirir, eritemli zemini büyük ölçüde düzeltir. Bu iyilik hali hasta tetikleyici faktörlere dikkat ederse uzun yıllar devam etmektedir. Ancak tetikleyicilere dikkat edilmezse yıllar için de hastalık tekrarlayacak ve yeniden lazer ihtiyacı doğabilecektir.
Gül hastalığı nasıl önlenebilir?
Gül hastalığı nüks ve remisyonlarla seyreden kronik bir hastalık olduğu için hastalarda uzun süreli medikal tedavilere rağmen aktivasyonlar kaçınılmazdır. Dolayısıyla aktivasyonları önlemek ve hastalığın şiddetinin artışını engelleyebilmek için birtakım önleyici ve koruyucu tedbirleri almaları ve yaşam şekillerini bunlara göre düzenlemeleri gerekmektedir
Gül hastalığı kesim çözümü var mı?
Rosacea (gül hastalığı) nükslerle seyreden, kronik inflamatuvar bir hastalık olup ne yazık ki kesin çözümü yoktur. Ancak oldukça etkili tedaviler bulunmaktadır. Topikal ve sistemik tedavinin kombinasyonu tedavi etkinliğini artıracak ve nüks olasılığını düşürecektir. Ataklar sistemik tedavi ile kontrol edildikten sonra topikal tedaviyle devam tedavisinin yapılması gerekmektedir. Bu tedavilerle hastalık kontrol altına alındıktan sonra uygun deri bakımı, güneşten korunma ve tetikleyicilerden kaçınma ile ataklar azalacak ve hastalar rahat bir hayat sürebilecektir. Lazer tedavileri de tedavide oldukça yüksek başarı sağlamaktadır.
Gül hastalığına deniz su iyi gelir mi?
Hayır, Rosacea (gül hastalığı) ya deniz suyunun iyileştirici veya faydalı olduğunu gösteren bir kanıt yoktur. Rozaseli hastaların ciltleri hassas olup iyi korunmalıdır. Denize girip çıkmakta sakınca bulunmamaktadır, ancak sonrasında mutlaka güneşten iyi korunmalıdır.
Gül hastalığına kantaron yağı iyi gelir mi?
Sarı kantaron yağı (Hypericum perforatum L.) antioksidan ve antiinflamatuvar faydaları olan flavonoidler açısından da zengin bir bitki olup cildi iyileştiren ve onaran özellikleri bulunmaktadır. Küçük yaralar ve yanıklar, güneş yanıkları, kepek ve egzama tedavisinde kullanılır, bazen deride tahriş ve kızarıklıklara neden olabilmektedir. Rozasede yararlı olduğunu gösteren hiçbir çalışma bulunmamaktadır. Rozaseli ciltler oldukça hassas olup kullanılan ürünler dikkatli seçilmelidir.
Burunda çıkan gül hastalığı?
Rozasede fimatöz denilen daha nadir görülen bir tip bulunmaktadır. Bu tip genellikle erkekleri etkilemekte, yıllar içinde burundaki sebase bezlerde genişleme ve burun büyümesi ortaya çıkmaktadır. Bu durumu önlemek için izotretinoin içeren haplardan yararlanılmakta, ayrıca burnu büyüyen hastalarda elektrocerrahi, lazer veya cerrahi müdahaleler ile burun yapısı tekrar küçültülebilmektedir.
Gül hastalığı kozmetik tedaviler nelerdir?
- Rosacea (gül hastalığı) kozmetik tedaviler oldukça önemlidir. Derinin nemlendirilmesi, temizlenmesi ve güneşten korunması için rozaseli ciltler için özel olarak geliştirilmiş, hassas ciltlere uygun dermokozmetik ürünler tedavinin önemli parçasıdır. Ayrıca yeşil rengi ile eritemi kapatan kozmetik ürünler de hastada rahatlık sağlayabilir. Tinted denilen fondötenli güneşten koruyucular da kapatıcı ve cilt tonunu eşitleyici özellikleri nedeniyle tercih edilebilir.
- Kalıcı kızarıklık ve damar çatlamalarında lazer tedavisi oldukça etkili olup tedaviye eklenmelidir. Seans sayısı lazer tipine göre değişmekle birlikte ortalama 1-4 seans arasındadır.
- Rinofima denilen burun derisinde kalıcı büyüme ve genişleme olan hastalarda karbon dioksit (CO2) ve erbium:yttrium-aluminum-garnet (Er:YAG) lazerler kullanılmaktadır.
- Son yıllarda eritematelenjiektazik tip rozaseli hastalarda deriye yapılan oldukça düşük konsantrasyonlu intradermal Botulinum toksin uygulamasının yüzdeki eritem ve kızarıklıkta iyileşme sağladığı gösterilmiştir. Bu etki kalıcı olmayıp 4-5 ay devam etmektedir.
Gözde gül hastalığı nedir?
Hastaların bir kısmında deri bulgusu göz bulgusuna eşlik eder. Sadece göz tutulumu çok nadirdir. Göz ve deri bulgusunun şiddeti birbirinden bağımsızdır. Yani deri çok şiddetliyken göz etkilenmeyebilir veya deri çok hafifken gözler çok şiddetli tutulabilir.
Oküler rozasenin hafif formlarında lokal tedavi yeterli olup sıcak pamuklu bir kompresle ve tea tree oil içeren göz şampuanlarıyla günlük kapak temizliği yapılmalıdır. Rozaseye bağlı blefarite göz kuruluğu sıklıkla eklendiği için lipit bazlı suni gözyaşı kullanılmalıdır. Daha ileri göz bulguları için göz hekimine konsulte edilmelidir.
Gül hastalığı tehlikeli midir?
Gül hastalığı, tehlikeli değildir fakat tedavi edilmediği zaman kötüleşerek kronik bir hale gelebilir.
Gül hastalığı psikolojik mi?
Gül hastalığı bazı durumlarda strese bağlı olarak gelişir. Bunun altında da psikolojik nedenler bulunabilir.
Gül hastalığı vücutta olur mu?
Vücutta gül hastalığı görülebilir, yaşandığından kan damarları daha belirgin bir hale gelir.
Memorial Tıbbi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.
Güncelleme Tarihi : 21 Kasım 2024
Yayınlanma Tarihi: 22 Aralık 2023