Adıyaman’da yaşayan 34 yaşındaki Canan Taşar, karış şişkinliği ve hazımsızlık şikayeti ile başvurduğu hastanede yapılan tetkikler sonucu pankreasında kitle olduğunu öğrendi. Memorial Antalya Hastanesi Pankreas Hastalıkları Merkezi’nde, bu alana özellikli tedavi seçenekleri bulunduğu bilgisine ulaşan Taşar, Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alihan Gürkan tarafından yapılan başarılı ameliyat sonrası ikinci kez kansere yakalanma riskinden kurtularak sağlığına kavuştu.
Karın ağrısı kitleyi haber verdi
Biri 17 yaşında erkek, diğeri de 8 yaşında kız çocuğu sahibi olan Canan Taşar, bir aydır karnında ağrı ve hazımsızlık şikayetleri yaşıyordu. Çok rahatsızlık hissetmediği için sorunu önemsemeyen Taşar, bir sabah şiddetli bir ağrı ile uyanınca hastaneye başvurdu. Ultrasonda, kum döktüğü ve ağrıların da kuma bağlı olarak geliştiği bilgisi alırken, tüm batın bölge incelemesinde pankreasında kitle varlığı da tespit edildi. MR ve tomografi sonucunda pankreas kuyruğunda 5 cm büyüklüğündeki tümörün varlığı doğrulandı. Adıyaman’da cerrahi olarak müdahale edilemeyeceği söylenince deneyimli bir merkez arayışına girdi.
Daha önce mesane kanserini de yendi
Canan Taşar 8 yıl önce, 26 yaşında mesane kanserine yakalanmıştı. Başarıyla tamamladığı tedavi sürecinin sonunda, hastalığın bir başka organını da tehdit edebileceğini hiç düşünmemişti. Pankreas kitlelerinin tedavisinin, hastaya özel yaklaşımlarla gerçekleştirildiği Memorial Antalya Hastanesi Pankreas Hastalıkları Merkezi’nin bilgisine ulaşan Taşar, yaşadığı süreci şu sözlerle anlattı: “Hem merkez hem de Prof. Dr. Alihan Gürkan ile ilgili haber ve bilgileri internette okudum, izledim. Bana o kadar güven verdi ki… Hemen Antalya’ya gelmeye karar verdim. Gözüm kapalı geldim diyebilirim. Uçaktan iner inmez hocayla görüştük ve ameliyat için zamanımız olmadığımı iletti. Ertesi gün ameliyata alındım.”
“Kum dökmek şansım oldu”
Canan Taşar kum döktüğü için yaşadığı ağrılar nedeniyle hastaneye gitmişti. Yani karın ağrısının nedeni kum dökmesiydi. Bu belirti, pankreasındaki kitlenin fark edilmesini ve ilerlemeden ameliyatla alınmasını sağladı. İkinci kez kansere yakalanma riski taşıdığı için büyük bir korku yaşadığını ve özellikle pankreasındaki tümörü öğrendikten sonra endişesinin daha da arttığını dile getiren Canan Taşar, şöyle devam etti: “Pankreas tümörlerinin en korkulan ve tedavisi zor olan hastalık grubu olduğuna dair okuduğum bilgiler beni iyice kaygılandırdı. Prof. Dr. Alihan Gürkan, kum döküyor olmamın ve bunun karın ağrısına yol açmasının, tümörün fark edilmesini sağladığını ve bunun da benim en büyük şansım olduğunu söyledi. Çünkü normalde belirti vermeyen bu durum, ameliyat şansımı kaybedeceğin bir kansere kadar ilerleseydi, tedavim daha da zorlaşacaktı. Kum dökmek şansım oldu, çok mutluyum.”
“Kapalı ameliyat olduğumu öğrenince mutluluktan ağladım”
Çocuklarımı geride bırakıp Antalya’ya, bilmediği bir yolculuğa gelmenin çok zor olduğunu ileten Canan Taşar sözlerine; “İleride onlara kimin bakacağını ve bensiz büyüyeceklerini düşünmek benim için çok zordu. Ameliyata girerken kafamda yanıtlanmamış sorular vardı. Abimi kaybettiğimiz için annem ikinci bir evlat acısına dayanamaz diye bir yandan da onu düşünüyordum. Tümörün durumuna göre açık ameliyat yapılabileceğini biliyordum ve bu benim için kötüye işaretti. Ameliyattan sonra uyanır uyanmaz ilk işim karnıma dokunmak oldu. Bir kesi olmadığını anlayınca mutluluktan ağlamaya başladım. Çünkü kapalı ameliyat benim için bir şey olmadığını gösteriyordu. Şimdi evime, çocuklarımın yanına, Adıyaman’a gözüm kapalı gideceğim” diye ekledi.
Artık pankreas kanseri riski taşımıyor
Ameliyatı başarıyla gerçekleştiren Prof. Dr. Alihan Gürkan, Canan Taşar’ın tedavi süreci hakkında şu bilgileri verdi: “Hastamızın pankreasında sert ve kistik bir yapı vardı. Yaptığımız tetkiklerde ilerde kanserleşme öyküsü olan kist adenomlar olduğu anlaşıldı. Bu kistik tümör ileride tehlike yaratabilirdi. Ameliyatta pankreasın bir kısmını alabilirdik ya da tümörün tipine göre sadece onu çıkarabilirdik. Ameliyat sırasında tümörün pankreasın dışına doğru büyümüş olduğunu gördük. Patoloji sonucuna göre düşündüğümüz gibi bir lezyon olmadığı için pankreasın tümünü çıkarmadık. Sadece kanserleşme ihtimali olan kısmı kapalı yöntemle aldık. Böyle olunca hem pankreas rezervi korunmuş oldu hem de hastamızın vücudunun bütünlüğü bir kesi olmadığı için bozulmadı. Şu anda hiçbir şekilde pankreas kanseri riski taşımıyor.”