Antalya Demre’de yaşayan 38 yaşındaki Saime Çalık, bir mucize eseri meme kanseri olduğunu fark etti. Yapılan tahliller ile teşhisi doğrulanan Çalık, ameliyat, kemoterapi ve radyoterapi sürecini başarıyla atlatarak sağlığına kavuştu. Yıllardır muayene olmaktan korktuğu için meme kontrollerini yapmaktan çekinen Çalık’ı doktora gitmeye ikna eden rüyası onun kurtuluşu oldu. Şimdi ikinci hayatına kavuşmanın mutluluğunu yaşıyor.
Mucize eseri kendi kendine teşhis koydu
Ailesinde, her iki teyzesinde de meme kanseri öyküsü olan, bir teyzesini bu nedenle kaybeden Çalık, hastalığını öğrenene kadar meme kanseri olacak korkusu ile doktora bile gitmedi. Sonunda korktuğu başına gelen genç kadın, tanı konulmadan bir yıl önce gördüğü rüyanın etkisinden uzun süre kurtulamadı. Rüyasında, saçlarının bir bölümünün dökülmüş olduğunu, aynaya baktığında fark ediyordu. Tanısının konulacağı günden bir ay önce kabus tekrarladı ve aynaya baktığında yine saçlarının bir kısmının dökülmüş olduğunu gördü. Korku ile uyandığında bir memesinde ağrı hissetti. Elle muayene ettiğinde ise kitle oradaydı. Korku ile yatağından kalkıp yaşadıklarını eşi ve yakınları ile paylaşan Çalık, doktora başvurduğunda, “süt bezesidir, korkulacak bir şey yok” yanıtını aldı. Ancak gerçek öyle değildi. Bir dizi tahlil sonrasında meme kanseri tanısı konuldu.
Doğum gününde ilk kemoterapi…
Doktoru, “bu süt bezesi değil, seni biraz uğraştıracağız” dediğinde artık kanser olduğunu biliyordu. Tetkikler yapıldı ve sonucu öğrendi. 17 Aralık 2015’te konan tanı ile birlikte doğum günü olan 22 Aralık’ta ilk kemoterapi tedavisini aldı. Hastalığı öncesi saçlarına çok önem veren, platin kaynaklar ile beline uzanan saçlar yaptıran Saime Çalık, ilacın etkisi ile dökülmeye başlayan saçlarını fark edince kuaförünü çağırdı ve evinde saçlarını kestirmeye karar verdi.
6 yaşındaki oğlu gizlice onu izledi
Annesinden, 6 yaşındaki oğlunun saçlarını kestirdiğini görmemesi için onu uzaklaştırmasını isteyen Çalık, en küçük çocuğunun onu gizlice izlemesine engel olamadı. Annesinin saçının kesildiğini gören oğlunun ağlaması ile kendine gelen Saime Çalık ona, “Abin sakız yapıştırmış saçıma, kesmek zorunda kaldım dedim” diyebildi. Soluğu perukçuda alan genç kadının bir tek hedefi vardı, o da çocuklarının onun hastalığını fark etmeden bu süreci atlatmaktı. Bunun için de saçlarının olmadığını onlardan gizlemek zorundaydı. Ancak küçük oğlu görünce tüm planı bozuldu. Artık peruk takmasına gerek kalmamıştı. Ta ki, çocuklarını almak için okula gidinceye kadar. Oğullarının arkadaşları durumun farkında olarak, annelerinin kanser olup olmadığını sorunca oğlu Aslan’dan şu dönüşü aldı: “Anne, bizi okula almaya geldiğinde peruğunu tak. Başındaki bere ile gelme.” Artık onları mutlu edebilmek için peruğunu takmak zorundaydı.
Hastalıkta ve sağlıkta üç silahşörler bir arada oldu
Eşi Mustafa Çalık ve yeğeni ….. ile “üç silahşörüz” dediği bir kader birliği kuran Saime Çalık, kanser olduğunu da onlarla birlikte öğrendi, tedaviye de onların yanında başladı ve hastalığını da onların desteği ile atlattı. Çocukları annesine emanetti ve o bütün vaktini, eşi ve yeğeni ile birlikte geçirdi. Hastalığına alışma ve tedavi sürecinde zorluklar yaşasa da çok sevdiği yaşama tutunmaya devam etti Saime Çalık. Eşi, yeğeni ve tabi doktoru Prof. Dr. Mustafa Özdoğan sayesinde. İlk kez doktorunun karşısına geldiğinde, onun raporları okurken takındığı sıcak ve samimi yaklaşımdan çok etkilendi ve hayata yeniden bağlanmaya karar verdi. 14 yaşında tanıştığı ve bugüne kadar büyük bir aşkla bağlı olduğu, 15 yıllık eşi Mustafa Çalık ve yeğeni …. destekleri ile de gücüne güç kattı. Saime Çalık’ın en sıkıntılı günlerinde yanında olan bu iki erkek, onunla ağladı onunla güldü. Bir ameliyat, 8 kür kemoterapi ve 25 günlük radyoterapi döneminde yemeğini onların elinden yedi, onların sürprizleri ile eğlendi ve duygusal anlar yaşadı. Saime Çalık şu an yaşadığı ikinci hayatını, onlara borçlu olduğunu her fırsatta dile getiriyor ve ekliyor, “Genci, yaşlısı diye bir şey yok bu hastalığın. Evet, tedavi süreci biraz zor geçse de eşlerin de birbirine karşı sabırlı olması gerekiyor. Yaşananlar doğal bir döngü ve sonunda ikinci yaşam sizi bekliyor.”